Kanun Adı: |
KURUMLAR VERGİSİ KANUNU (YENİ) |
Kanun No: |
5520 |
Kabul Tarihi: |
13/6/2006 |
Resmi Gazete Sayısı: |
26205 |
Resmi Gazete Tarihi: |
21/6/2006 |
Verginin konusu
Madde 1-
(1) Aşağıda sayılan kurumların kazançları,
kurumlar vergisine tâbidir:
a) Sermaye şirketleri.
b) Kooperatifler.
c) İktisadî kamu kuruluşları.
ç) Dernek veya vakıflara ait iktisadî
işletmeler.
d) İş ortaklıkları.
(2) Kurum kazancı, gelir vergisinin konusuna
giren gelir unsurlarından oluşur.
|
Mükellefler
Madde 2-
(1) Sermaye şirketleri: 29/6/1956 tarihli ve 6762
sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuş olan
anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler
ile benzer nitelikteki yabancı kurumlar sermaye şirketidir. Bu
Kanunun uygulanmasında, Sermaye Piyasası Kurulunun düzenleme ve
denetimine tâbi fonlar ile bu fonlara benzer yabancı fonlar
sermaye şirketi sayılır.
(2) Kooperatifler: 24/4/1969 tarihli ve 1163
sayılı Kooperatifler Kanununa veya özel kanunlarına göre kurulan
kooperatifler ile benzer nitelikteki yabancı kooperatifleri
ifade eder.
(3) İktisadî kamu kuruluşları: Devlete, il
özel idarelerine, belediyelere, diğer kamu idarelerine ve
kuruluşlarına ait veya bağlı olup, faaliyetleri devamlı bulunan
ve birinci ve ikinci fıkralar dışında kalan ticarî, sınaî ve
ziraî işletmeler iktisadî kamu kuruluşudur.
(4) Yabancı devletlere, yabancı kamu idare ve
kuruluşlarına ait veya bağlı olup, bu maddenin birinci ve ikinci
fıkraları dışında kalan ticarî, sınaî ve ziraî işletmeler,
iktisadî kamu kuruluşu gibi değerlendirilir.
(5) Dernek veya vakıflara ait iktisadî
işletmeler: Dernek veya vakıflara ait veya bağlı olup
faaliyetleri devamlı bulunan ve bu maddenin birinci ve ikinci
fıkraları dışında kalan ticarî, sınaî ve ziraî işletmeler ile
benzer nitelikteki yabancı işletmeler, dernek veya vakıfların
iktisadî işletmeleridir. Bu Kanunun uygulanmasında sendikalar
dernek; cemaatler ise vakıf sayılır.
(6) İktisadî kamu kuruluşları ile dernek veya
vakıflara ait iktisadî işletmelerin kazanç amacı gütmemeleri,
faaliyetlerinin kanunla verilmiş görevler arasında bulunması,
tüzel kişiliklerinin olmaması, bağımsız muhasebelerinin ve
kendilerine ayrılmış sermayelerinin veya iş yerlerinin
bulunmaması mükellefiyetlerini etkilemez. Mal veya hizmet
bedelinin sadece maliyeti karşılayacak kadar olması, kâr
edilmemesi veya kârın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesi
bunların iktisadî niteliğini değiştirmez.
(7) İş ortaklıkları: Yukarıdaki fıkralarda
yazılı kurumların kendi aralarında veya şahıs ortaklıkları ya da
gerçek kişilerle, belli bir işin birlikte yapılmasını ortaklaşa
yüklenmek ve kazancını paylaşmak amacıyla kurdukları
ortaklıklardan bu şekilde mükellefiyet tesis edilmesini talep
edenler iş ortaklıklarıdır. Bunların tüzel kişiliklerinin
olmaması mükellefiyetlerini etkilemez.
|
Tam ve dar mükellefiyet
Madde 3-
(1) Tam mükellefiyet: Kanunun 1 inci maddesinde
sayılı kurumlardan kanunî veya iş merkezi Türkiye'de bulunanlar,
gerek Türkiye içinde gerekse Türkiye dışında elde ettikleri
kazançların tamamı üzerinden vergilendirilirler.
(2) Dar mükellefiyet: Kanunun 1 inci
maddesinde sayılı kurumlardan kanunî ve iş merkezlerinin her
ikisi de Türkiye'de bulunmayanlar, sadece Türkiye'de elde
ettikleri kazançları üzerinden vergilendirilirler.
(3) Dar mükellefiyette kurum kazancı,
aşağıdaki kazanç ve iratlardan oluşur:
a) 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul
Kanunu hükümlerine uygun Türkiye'de iş yeri olan veya daimî
temsilci bulunduran yabancı kurumlar tarafından bu yerlerde veya
bu temsilciler vasıtasıyla yapılan işlerden elde edilen ticarî
kazançlar (Bu şartları taşısalar bile kurumların ihraç edilmek
üzere Türkiye'de satın aldıkları malları Türkiye'de satmaksızın
yabancı ülkelere göndermelerinden doğan kazançlar, Türkiye'de
elde edilmiş sayılmaz. Türkiye'de satmaktan maksat, alıcı veya
satıcının ya da her ikisinin Türkiye'de olması veya satış
sözleşmesinin Türkiye'de yapılmasıdır.).
b) Türkiye'de bulunan ziraî işletmeden elde
edilen kazançlar.
c) Türkiye'de elde edilen serbest meslek
kazançları.
ç) Taşınır ve taşınmazlar ile hakların
Türkiye'de kiralanmasından elde edilen iratlar.
d) Türkiye'de elde edilen menkul sermaye
iratları.
e) Türkiye'de elde edilen diğer kazanç ve
iratlar.
(4) Bu maddede belirtilen kazanç veya iratlar
ile gelir unsurlarının Türkiye'de elde edilmesi ve Türkiye'de
daimî temsilci bulundurulması konularında, 31/12/1960 tarihli ve
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.
(5) Kanunî merkez: Vergiye tâbi kurumların
kuruluş kanunlarında, tüzüklerinde, ana statülerinde veya
sözleşmelerinde gösterilen merkezdir.
(6) İş merkezi: İş bakımından işlemlerin
fiilen toplandığı ve yönetildiği merkezdir.
|
Muafiyetler
Madde 4-
(1) Aşağıda sayılan kurumlar, kurumlar
vergisinden muaftır:
a) Kamu idare ve kuruluşları tarafından tarım
ve hayvancılığı, bilimi, fennî ve güzel sanatları öğretmek,
yaymak, geliştirmek ve teşvik etmek amacıyla işletilen okullar,
okul atölyeleri, konservatuvarlar, kütüphaneler, tiyatrolar,
müzeler, sergiler, numune fidanlıkları, tohum ve hayvan
geliştirme ve üretme istasyonları, yarış yerleri, kitap, gazete,
dergi yayınevleri ve benzeri kuruluşlar.
b) Kamu idare ve kuruluşları tarafından genel
insan ve hayvan sağlığını korumak ve tedavi amacıyla işletilen
hastane, klinik, dispanser, sanatoryum, huzurevi, çocuk
bakımevi, hayvan hastanesi ve dispanseri, hayvan bakımevi,
veteriner bakteriyoloji, seroloji, distofajin kuruluşları ve
benzeri kuruluşlar.(6009 sayılı Kanunun 43 üncü
maddesiyle eklenen cümle Yürürlük; 01.08.2010)(Bunlardan
sağlık hizmeti sunanların teşhis ve tedaviye yönelik olarak
birbirlerine yapacakları mal ve hizmet satışları bu muafiyeti
ortadan kaldırmaz.)
c) Kamu idare ve kuruluşları tarafından sosyal
amaçlarla işletilen şefkat, rehin ve yardım sandıkları, sosyal
yardım kurumları, yoksul aşevleri, ceza ve infaz kurumları ile
tutukevlerine ait işyurtları, darülaceze atölyeleri, öğrenci
yurtları, pansiyonları ve benzeri kuruluşlar.
ç) Kamu idare ve kuruluşları tarafından
yetkili idarî makamların izniyle açılan yerel, ulusal veya
uluslararası nitelikteki sergiler, fuarlar ve panayırlar.
d) Genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerine
ait olup sadece kamu görevlilerine hizmet veren, kâr amacı
gütmeyen ve üçüncü kişilere kiralanmayan kreş ve konukevleri ile
askerî kışlalardaki kantinler.
e) Kanunla kurulan emekli ve yardım sandıkları
ile sosyal güvenlik kurumları.
f) Yaptıkları iş veya hizmet karşılığında
resim ve harç alan kamu kuruluşları.
g) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile
Özelleştirme Fonu, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı ve (5838
sayılı kanunun 32 inci maddesiyle değişen ibare,
Yürürlük;01/01/2009)Şans oyunları lisans veya işletim
hakkının hasılatın belli oranında hesaplanan pay karşılığında
verilmesi halinde bu hakkı devralan kurumlar hariç olmak üzere,
14/3/2007 tarihli ve 5602 sayılı Şans Oyunları Hasılatından
Alınan Vergi, Fon ve Payların Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 3
üncü maddesinde tanımlanan ilgili kurum ve kuruluşlar.(*)
h) Kuruluşlarındaki amaca uygun işlerle
sınırlı olmak şartıyla, Darphane ve Damga Matbaası Genel
Müdürlüğü ile askerî fabrika ve atölyeler.
ı) İl özel idareleri, belediyeler ve köyler
ile bunların oluşturdukları birlikler veya bunlara bağlı
kuruluşlar tarafından işletilen;
1) Kanal, boru ve benzeri yollarla dağıtım
yapan su işletmeleri,
2) Belediye sınırları içinde faaliyette
bulunan yolcu taşıma işletmeleri,
3) Kesim, taşıma ve muhafaza işleriyle sınırlı
olmak üzere mezbahalar.
i) Köyler veya köy birlikleri tarafından
köylünün genel ve ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla
işletilen hamam, çamaşırhane, değirmen, soğuk hava deposu ve
bağlı oldukları il sınırı içinde faaliyette bulunmaları şartıyla
yolcu taşıma işletmeleri ile köylere veya köy birliklerine ait
tarım işletmeleri.
j) Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ile özerk
spor federasyonlarına tescil edilmiş spor kulüplerinin idman ve
spor faaliyetlerinde bulunan iktisadî işletmeleri ile sadece
idman ve spor faaliyetlerinde bulunan anonim şirketler.
k) Tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç
olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç
dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç
üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara
dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine (Yapı
kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı
vererek her bir hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri
ortak dışı işlem sayılmaz.) ilişkin hükümler bulunup, bu
hükümlere fiilen uyan kooperatifler ile bu kayıt ve şartlara ek
olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve
denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya
tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya
Kanunun 13 üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul
edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren
ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile
arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan
yapı kooperatifleri.
(6009 sayılı Kanunun 43 üncü
maddesiyle değişen bent Yürürlük; 01.08.2010)l) Yabancı
ülkeler veya uluslararası finans kuruluşları ile yapılan malî ve
teknik işbirliği anlaşmaları çerçevesinde yalnızca kredi
teminatı sağlamak üzere kurulmuş olup bu faaliyetlerinden elde
ettikleri kazançları teminat sorumluluk fonlarına ekleyen ve
sahip oldukları fonları ortaklarına dağıtmaksızın, kredi
sağlayan banka ve kuruluşlara yatıran kurumlar.(**)
m) Münhasıran bilimsel araştırma ve geliştirme
faaliyetlerinde bulunan kurum ve kuruluşlar (Bunların vergi
muafiyetinden yararlanmasına ve muafiyetlerinin kaybedilmesine
ilişkin şartlar Maliye Bakanlığınca belirlenir.).
n) Organize sanayi bölgeleri ile küçük sanayi
sitelerinin alt yapılarını hazırlamak ve buralarda faaliyette
bulunanların; arsa, elektrik, gaz, buhar ve su gibi ortak
ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kamu kurumları ve kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişilerce
birlikte oluşturulan ve kazancının tamamını bu yerlerin ortak
ihtiyaçlarının karşılanmasında kullanan iktisadî işletmeler.
(2) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûller
Maliye Bakanlığınca belirlenir.
(*) Değişmeden önceki ibare:
Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü
(**) (6009 sayılı Kanunla değişmeden
önceki şekli)l) Yabancı ülkeler veya uluslararası
finans kuruluşları ile yapılan malî ve teknik işbirliği
anlaşmaları çerçevesinde yalnızca küçük ve orta ölçekli
işletmelere kredi teminatı sağlamak üzere kurulmuş olup, bu
faaliyetlerinden elde ettikleri kazançları teminat sorumluluk
fonlarına ekleyen ve sahip oldukları fonları ortaklarına
dağıtmaksızın küçük ve orta ölçekli işletmelere kredi sağlayan
banka ve kuruluşlara yatıran kurumlar.
|
İstisnalar
Madde 5-
(1) Aşağıda belirtilen kazançlar, kurumlar
vergisinden müstesnadır:
a) Kurumların;
1) Tam mükellefiyete tâbi başka bir kurumun
sermayesine katılmaları nedeniyle elde ettikleri kazançlar
(Fonların katılma belgeleri ile yatırım ortaklıklarının hisse
senetlerinden elde edilen kâr payları hariç),
2) Tam mükellefiyete tâbi başka bir kurumun
kârına katılma imkânı veren kurucu senetleri ile diğer intifa
senetlerinden elde ettikleri kâr payları.
b) Kanunî ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayan
anonim ve limited şirket niteliğindeki şirketlerin sermayesine
iştirak eden kurumların, bu iştiraklerinden elde ettikleri
aşağıdaki şartları taşıyan iştirak kazançları;
1) İştirak payını elinde tutan şirketin, yurt
dışı iştirakin ödenmiş sermayesinin en az % 10'una sahip olması,
2) Kazancın elde edildiği tarih itibarıyla
iştirak payının kesintisiz olarak en az bir yıl süreyle elde
tutulması (Rüçhan hakkı kullanılmak suretiyle veya yurt dışı
iştirakin iç kaynaklarından yapılan sermaye artırımları
nedeniyle elde edilen iştirak payları için sahip olunan eski
iştirak paylarının elde edilme tarihi esas alınır.),
3) Yurt dışı iştirak kazancının kâr payı
dağıtımına kaynak olan kazançlar üzerinden ödenen vergiler dahil
iştirak edilen kurumun faaliyette bulunduğu ülke vergi kanunları
uyarınca en az % 15 oranında gelir ve kurumlar vergisi benzeri
toplam vergi yükü taşıması; iştirak edilen şirketin esas
faaliyet konusunun, finansal kiralama dahil finansman temini
veya sigorta hizmetlerinin sunulması ya da menkul kıymet
yatırımı olması durumunda, iştirak edilen kurumun faaliyette
bulunduğu ülke vergi kanunları uyarınca en az Türkiye'de
uygulanan kurumlar vergisi oranında gelir ve kurumlar vergisi
benzeri toplam vergi yükü taşıması,
4) İştirak kazancının, elde edildiği hesap
dönemine ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi
gereken tarihe kadar Türkiye'ye transfer edilmesi.
Yurt dışındaki inşaat, onarım, montaj işleri
ve teknik hizmetlerin yapılabilmesi için ilgili ülke mevzuatına
göre ayrı bir şirket kurulmasının zorunlu olduğu durumlarda,
özel amaç için kurulduğunun ana sözleşmelerinde belirtilmesi ve
fiilen bu amaç dışında faaliyetinin bulunmaması şartıyla, söz
konusu şirketlere iştirak edilmesinden elde edilen kazançlar
için bu bentte belirtilen şartlar aranmaz.
Bu bent uyarınca vergi yükü, kanunî veya iş
merkezinin bulunduğu ülkede ilgili dönemde tahakkuk eden ve kâr
payı dağıtımına kaynak olan kazançlar üzerinden ödenen vergiler
dahil olmak üzere toplam gelir ve kurumlar vergisi benzeri
verginin, bu dönemde elde edilen toplam dağıtılabilir kurum
kazancı ile tahakkuk eden gelir ve kurumlar vergisi toplamına
oranlanması suretiyle tespit edilir.
c) Kazancın elde edildiği tarih itibarıyla
aralıksız en az bir yıl süreyle nakit varlıklar dışında kalan
aktif toplamının % 75 veya daha fazlası, kanunî veya iş merkezi
Türkiye'de bulunmayan anonim veya limited şirket niteliğindeki
şirketlerin her birinin sermayesine en az % 10 oranında
iştirakten oluşan tam mükellefiyete tâbi anonim şirketlerin, en
az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan yurt dışı iştirak
hisselerinin elden çıkarılmasından doğan kurum kazançları.
ç) Anonim şirketlerin kuruluşlarında veya
sermayelerini artırdıkları sırada çıkardıkları payların
bedelinin itibarî değeri aşan kısmı.
d) Türkiye'de kurulu;
1) Menkul kıymetler yatırım fonları veya
ortaklıklarının portföy işletmeciliğinden doğan kazançları,
2) Portföyü Türkiye'de kurulu borsalarda işlem
gören altın ve kıymetli madenlere dayalı yatırım fonları veya
ortaklıklarının portföy işletmeciliğinden doğan kazançları,
3) Girişim sermayesi yatırım fonları veya
ortaklıklarının kazançları,
4) Gayrimenkul yatırım fonları veya
ortaklıklarının kazançları,
5) Emeklilik yatırım fonlarının kazançları,
6) Konut finansmanı fonları ile varlık
finansmanı fonlarının kazançları.
e) Kurumların, en az iki tam yıl süreyle
aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı
süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve
rüçhan haklarının satışından doğan kazançların % 75'lik kısmı.
Bu istisna, satışın yapıldığı dönemde
uygulanır ve satış kazancının istisnadan yararlanan kısmı
satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar
pasifte özel bir fon hesabında tutulur. Ancak satış bedelinin,
satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna
kadar tahsil edilmesi şarttır. Bu süre içinde tahsil edilmeyen
satış bedeline isabet eden istisna nedeniyle zamanında tahakkuk
ettirilmeyen vergiler ziyaa uğramış sayılır.(6111 Sayılı
Kanunla eklenen parantez içi hüküm Yürürlük; 25.02.2011)(Taşınmazların
kaynak kuruluşlarca kira sertifikası ihracı amacıyla varlık
kiralama şirketlerine satışı ile bu varlıkların varlık kiralama
şirketlerince taşınmazın devralındığı kuruma satışından doğan
kazançlar için bu oran %100 olarak uygulanır ve bu taşınmazlar
için en az iki tam yıl süreyle aktifte bulunma şartı aranmaz.)
İstisna edilen kazançtan beş yıl içinde
sermayeye ilave dışında herhangi bir şekilde başka bir hesaba
nakledilen veya işletmeden çekilen ya da dar mükellef kurumlarca
ana merkeze aktarılan kısım için uygulanan istisna dolayısıyla
zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler ziyaa uğramış sayılır.
Aynı süre içinde işletmenin tasfiyesi (bu Kanuna göre yapılan
devir ve bölünmeler hariç) halinde de bu hüküm uygulanır.
Bedelsiz olarak veya rüçhan hakkı kullanılmak
suretiyle itibarî değeriyle elde edilen hisse senetlerinin elde
edilme tarihi olarak, sahip olunan eski hisse senetlerinin elde
edilme tarihi esas alınır.
Devir veya bölünme suretiyle devralınan
taşınmazlar, iştirak hisseleri, kurucu senetleri ve intifa
senetleri ile rüçhan haklarının satışında iki yıllık sürenin
hesabında, devir olunan veya bölünen kurumda geçen süreler de
dikkate alınır.
Menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve
kiralanmasıyla uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde
bulundurdukları değerlerin satışından elde ettikleri kazançlar
istisna kapsamı dışındadır.
f) Bankalara borçları nedeniyle kanunî takibe
alınmış veya Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna borçlu durumda
olan kurumlar ile bunların kefillerinin ve ipotek verenlerin
sahip oldukları taşınmazlar, iştirak hisseleri, kurucu senetleri
ve intifa senetleri ile rüçhan haklarının, bu borçlara karşılık
bankalara veya bu Fona devrinden sağlanan hasılatın bu borçların
tasfiyesinde kullanılan kısmına isabet eden kazançların tamamı
ile bankaların bu şekilde elde ettikleri söz konusu kıymetlerin
satışından doğan kazançların %75'lik kısmı.
g) Kurumların yurt dışında bulunan iş yerleri
veya daimî temsilcileri aracılığıyla elde ettikleri aşağıdaki
şartları taşıyan kurum kazançları;
1) Bu kazançların, doğduğu ülke vergi
kanunları uyarınca en az % 15 oranında gelir ve kurumlar vergisi
benzeri toplam vergi yükü taşıması,
2) Kazançların elde edildiği hesap dönemine
ilişkin yıllık kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken
tarihe kadar Türkiye'ye transfer edilmiş olması,
3) Ana faaliyet konusu, finansal kiralama
dahil finansman temini, sigorta hizmetlerinin sunulması veya
menkul kıymet yatırımı olan kurumlarda, bu kazançların doğduğu
ülke vergi kanunları uyarınca en az Türkiye'de uygulanan
kurumlar vergisi oranında gelir ve kurumlar vergisi benzeri
toplam vergi yükü taşıması.
Bu bent uyarınca toplam vergi yükü, birinci
fıkranın (b) bendindeki tanıma göre tespit edilir.
h) Yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj
işleri ile teknik hizmetlerden sağlanarak Türkiye'de genel sonuç
hesaplarına intikal ettirilen kazançlar.
ı) Okul öncesi eğitim, ilköğretim, özel eğitim
ve orta öğretim özel okulları ile Bakanlar Kurulunca vergi
muafiyeti tanınan vakıflara veya kamu yararına çalışan
derneklere bağlı rehabilitasyon merkezlerinin işletilmesinden,
ilgili Bakanlığın görüşü alınmak suretiyle Maliye Bakanlığının
belirleyeceği usûller çerçevesinde beş hesap dönemi itibarıyla
elde edilen kazançlar (İstisna, belirtilen okulların ve
rehabilitasyon merkezlerinin faaliyete geçtiği hesap döneminden
itibaren başlar.).
i) Kooperatif ortaklarının yönetim gideri
karşılığı olarak ödedikleri paralardan harcanmayarak iade edilen
kısımlar ile aşağıda belirtilen kooperatiflerin ortakları için;
1) Tüketim kooperatiflerinde, ortakların
kişisel ve ailevî gıda ve giyecek ihtiyaçlarını karşılamak için
satın aldıkları malların değerine,
2) Üretim kooperatiflerinde, ortakların
üreterek kooperatife sattıkları veya kooperatiften üretim
faaliyetinde kullanmak üzere satın aldıkları malların değerine,
3) Kredi kooperatiflerinde, ortakların
kullandıkları kredilere,
göre hesapladıkları risturnlar.
Bu risturnların ortaklara dağıtımı, kâr
dağıtımı sayılmaz. Risturnun nakden veya aynı değerde mal ile
ödenmesi istisnanın uygulanmasına engel değildir.
Ortaklardan başka kimselerle yapılan
işlemlerden doğan kazançlar ile ortaklarla ortaklık statüsü
dışında yapılan işlemlerden doğan kazançlar hakkında risturnlara
ilişkin istisna hükmü uygulanmaz. Bunların genel kazançtan
ayrılmasında, ortaklarla yapılan iş hacminin genel iş hacmine
olan oranı esas alınır.
(6009 sayılı Kanunun 43 üncü maddesiyle
eklenen paragraf Yürürlük; 01.08.2010) Bu bent
hükümleri, 29/6/2004 tarihli ve 5200 sayılı Tarımsal Üretici
Birlikleri Kanununa göre kurulan Birliklerin üyeleri ile
yaptıkları muameleler hakkında da uygulanır.
(2) Bu maddedeki istisnaların uygulanmasına ilişkin usûlleri
tespit etmeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.
(3) İştirak hisseleri alımıyla ilgili
finansman giderleri hariç olmak üzere, kurumların kurumlar
vergisinden istisna edilen kazançlarına ilişkin giderlerinin
veya istisna kapsamındaki faaliyetlerinden doğan zararlarının,
istisna dışı kurum kazancından indirilmesi kabul edilmez.
|
Safî kurum kazancı
Madde 6-
(1) Kurumlar vergisi, mükelleflerin bir hesap
dönemi içinde elde ettikleri safî kurum kazancı üzerinden
hesaplanır.
(2) Safî kurum kazancının tespitinde, Gelir
Vergisi Kanununun ticarî kazanç hakkındaki hükümleri uygulanır.
Ziraî faaliyetle uğraşan kurumların bu faaliyetinden doğan
kazançlarının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun 59 uncu
maddesinin son fıkra hükmü de dikkate alınır.
|
Kontrol edilen yabancı kurum kazancı
Madde 7-
(1) Tam mükellef gerçek kişi ve kurumların
doğrudan veya dolaylı olarak ayrı ayrı ya da birlikte
sermayesinin, kâr payının veya oy kullanma hakkının en az %
50'sine sahip olmak suretiyle kontrol ettikleri yurt dışı
iştiraklerinin kurum kazançları, dağıtılsın veya dağıtılmasın
aşağıdaki şartların birlikte gerçekleşmesi halinde, Türkiye'de
kurumlar vergisine tâbidir:
a) İştirakin toplam gayrisafî hasılatının % 25
veya fazlasının faaliyet ile orantılı sermaye, organizasyon ve
eleman istihdamı suretiyle yürütülen ticarî, ziraî veya serbest
meslek faaliyeti dışındaki faiz, kâr payı, kira, lisans ücreti,
menkul kıymet satış geliri gibi pasif nitelikli gelirlerden
oluşması.
b) Yurt dışındaki iştirakin ticarî bilânço
kârı üzerinden % 10'dan az oranda gelir ve kurumlar vergisi
benzeri toplam vergi yükü taşıması.
c) Yurt dışında kurulu iştirakin ilgili
yıldaki toplam gayrisafî hasılatının 100.000 YTL karşılığı
yabancı parayı geçmesi.
(2) Birinci fıkrada yer alan toplam vergi
yükü, Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (b)
bendindeki tanıma göre tespit edilir.
(3) Kontrol oranı olarak, ilgili hesap dönemi
içinde herhangi bir tarihte sahip olunan en yüksek oran dikkate
alınır.
(4) Birinci fıkradaki şartların gerçekleşmesi
durumunda yurt dışında kurulu iştirakin elde etmiş olduğu kâr,
yurt dışı iştirakin hesap döneminin kapandığı ayı içeren hesap
dönemi itibarıyla tam mükellef kurumların, kurumlar vergisi
matrahına hisseleri oranında dahil edilir.
(5) Bu maddeye göre Türkiye'de vergilenmiş
kazancın yurt dışındaki kurum tarafından sonradan dağıtılması
durumunda, elde edilen kâr paylarının vergilenmemiş kısmı
kurumlar vergisine tâbi tutulur.
|
İndirilecek giderler
Madde 8-
(1) Ticarî kazanç gibi hesaplanan kurum kazancının tespitinde,
mükellefler aşağıdaki giderleri de ayrıca hasılattan indirebilirler:
a) Menkul kıymet ihraç giderleri.
b) Kuruluş ve örgütlenme giderleri.
c) Genel kurul toplantıları için yapılan giderler ile birleşme,
devir, bölünme, fesih ve tasfiye giderleri.
ç) Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde komandite
ortağın kâr payı.
d) Katılım bankalarınca katılma hesabı karşılığında ödenen kâr
payları.
e) Sigorta ve reasürans şirketlerinde bilânço gününde hükmü devam
eden sigorta sözleşmelerine ait olup, aşağıda belirtilen teknik
karşılıklar;
1) Muallak hasar ve tazminat karşılıkları; tahakkuk etmiş ve
hesaben tespit edilmiş hasar ve tazminat bedelleri veya bu hesap
yapılmamışsa hasar ve tazminatın ve bunlarla ilgili tüm masrafların
tahmini değerleri ile gerçekleşmiş, ancak rapor edilmemiş hasar ve
tazminat bedelleri ve bunlara ilişkin masraflardan, reasürör payı
düşüldükten sonra kalan tutar ile saklama payına isabet eden muallak
hasar karşılığı yeterlilik farklarından oluşur.
2) Kazanılmamış prim karşılıkları; yürürlükte bulunan sigorta
sözleşmeleri için tahakkuk etmiş primlerden, komisyonlar düşüldükten
sonra kalan tutarın gün esasına göre bilânço gününden sonraya sarkan
kısmından, aynı esasa göre hesaplanan reasürör payının düşülmesinden
sonra kalan tutardır. Ancak bu tutar, nakliyat emtia sigortalarında,
yıllık primin komisyon düşüldükten sonraki tutarından şirketlerin
kendi saklama paylarında kalanının % 25'ini geçemez. Kazanılmamış
prim karşılığının gün esasına göre hesaplanması mümkün olmayan
reasürans ve retrosesyon işlemlerinde 1/8 yöntemi uygulanabilir.
3) Hayat sigortalarında matematik karşılıklar, her sözleşme
üzerinden ayrı ayrı hesaplanır. Karşılıkların, gelirleri vergiden
istisna edilmiş olan menkul kıymetlere yatırılan kısmına ait faiz ve
kâr payları, giderler arasında gösterilemez.
(5766 sayılı Kanunun 20 inci maddesiyle değişen bent,
Yürürlük; 2008 yılı kazançlarına uygulanmak üzere yayımı tarihinde)
4) Dengeleme karşılığı; takip eden hesap dönemlerinde meydana
gelebilecek tazminat oranlarındaki dalgalanmaları dengelemek ve
katastrofik riskleri karşılamak üzere sadece deprem ve mühendislik
sigorta branşlarında verilen deprem teminatı için hesaplanan
dengeleme karşılıklarından oluşur.(*)
5) Bir bilânço döneminde ayrılan sigorta teknik karşılıkları,
ertesi bilânço döneminde aynen kâra eklenir.
(*) (5766 sayılı Kanunla değişmeden önceki
şekli) 4) Deprem hasar karşılıkları; yangın ve mühendislik sigorta
branşlarında verilen deprem teminatı karşılığında alınan ve
şirketlerin kendi saklama paylarında kalan primlerin 21/12/1959
tarihli ve 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanununun 25 inci maddesi
uyarınca hesaplanan kısmı ile önceki hesap dönemlerinde ayrılan
karşılıkların yatırıldığı fonların gelirleri toplamından oluşur.
Deprem hasar karşılığı hesabına intikal ettirilen primler, bu
Kanunun uygulamasında kazanılmamış prim karşılığı hesaplamasına konu
edilmez.
|
Zarar mahsubu
Madde 9-
(1) Kurumlar vergisi matrahının tespitinde,
kurumlar vergisi beyannamesinde her yıla ilişkin tutarlar ayrı
ayrı gösterilmek şartıyla aşağıda belirtilen zararlar indirim
konusu yapılır:
a) Beş yıldan fazla nakledilmemek şartıyla
geçmiş yılların beyannamelerinde yer alan zararlar.
Kanunun 20 nci maddesinin birinci fıkrası
çerçevesinde devralınan kurumların devir tarihi itibarıyla öz
sermaye tutarını geçmeyen zararları ile 20 nci maddenin ikinci
fıkrası kapsamında gerçekleştirilen tam bölünme işlemi sonucu
bölünen kurumdaki öz sermayesinin devralınan tutarını geçmeyen
ve devralınan kıymetle orantılı zararların indirilmesinde
aşağıdaki şartlar ayrıca aranır:
1) Son beş yıla ilişkin kurumlar vergisi
beyannamelerinin kanunî süresinde verilmiş olması.
2) Devralınan kurumun faaliyetine devir veya
bölünmenin meydana geldiği hesap döneminden itibaren en az beş
yıl süreyle devam edilmesi.
Bu şartların ihlâli halinde, zarar mahsupları
nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler için vergi
ziyaı doğmuş sayılır.
b) Türkiye'de kurumlar vergisinden istisna
edilen kazançlarla ilgili olanlar hariç olmak üzere, beş yıldan
fazla nakledilmemek şartıyla yurt dışı faaliyetlerden doğan
zararlar;
1) Faaliyette bulunulan ülkenin vergi
kanunlarına göre beyan edilen vergi matrahlarının zarar dahil,
her yıl o ülke mevzuatına göre denetim yetkisi verilen
kuruluşlarca rapora bağlanması,
2) Bu raporun aslı ile tercüme edilmiş bir
örneğinin Türkiye'deki ilgili vergi dairesine ibrazı,
halinde indirim konusu yapılır.
Denetim kuruluşlarınca hazırlanacak raporun
ekinde yer alan vergi beyanlarının, bilânço ve gelir tablosunun,
o ülkedeki yetkili malî makamlarca onaylanması zorunludur.
Faaliyette bulunulan ülkede denetim kuruluşu olmaması halinde,
her yıla ait vergi beyannamesinin, o ülke yetkili makamlarından
alınan birer örneğinin mahallindeki Türk elçilik ve
konsoloslukları, yoksa orada Türk menfaatlerini koruyan ülkenin
aynı mahiyetteki temsilcilerine onaylatılarak, aslının ve
tercüme edilmiş bir örneğinin ilgili vergi dairesine ibrazı
yeterlidir.
Türkiye'de indirim konusu yapılan yurt dışı
zararın, ilgili ülkede de mahsup edilmesi veya gider yazılması
halinde, Türkiye'deki beyannameye dahil edilecek yurt dışı
kazanç, mahsup veya gider yazılmadan önceki tutardır.
(2) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûlleri
belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.
|
Diğer indirimler
Madde 10-
(1) Kurumlar vergisi matrahının tespitinde;
kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde ayrıca gösterilmek
şartıyla, kurum kazancından sırasıyla aşağıdaki indirimler
yapılır:
a) Mükelleflerin, işletmeleri bünyesinde
gerçekleştirdikleri münhasıran yeni teknoloji ve bilgi arayışına
yönelik (5746 sayılı kanunun 5 inci maddesiyle değişen
bent) araştırma ve geliştirme harcamaları tutarının %
100'ü oranında hesaplanacak(*) "Ar-Ge
indirimi".
Araştırma ve geliştirme faaliyetleri ile
doğrudan ilişkili olmayan giderlerden ve tamamen araştırma ve
geliştirme faaliyetlerinde kullanılmayan amortismana tâbi
iktisadî kıymetler için hesaplanan amortisman tutarlarından
verilen paylar üzerinden Ar-Ge indirimi hesaplanmaz. Matrahın
yetersiz olması nedeniyle ilgili dönemde indirim konusu
yapılamayan tutar, sonraki hesap dönemlerine devreder. Ar-Ge
indiriminden yararlanılacak harcamaların kapsamını ve
uygulamadan yararlanılabilmesi için gerekli belgeler ile
usûlleri belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.
b) 21/5/1986 tarihli ve 3289 sayılı Gençlik ve
Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile
17/6/1992 tarihli ve 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun kapsamında yapılan
sponsorluk harcamalarının sözü edilen kanunlar uyarınca tespit
edilen amatör spor dalları için tamamı, profesyonel spor dalları
için % 50'si.
c) Genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il
özel idarelerine, belediyelere ve köylere, Bakanlar Kurulunca
vergi muafiyeti tanınan vakıflara ve kamu yararına çalışan
dernekler ile bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetinde
bulunan kurum ve kuruluşlara makbuz karşılığında yapılan bağış
ve yardımların toplamının o yıla ait kurum kazancının % 5'ine
kadar olan kısmı.
ç) (c) bendinde sayılan kamu kurum ve
kuruluşlarına bağışlanan okul, sağlık tesisi, 100 yatak
(kalkınmada öncelikli yörelerde 50 yatak) kapasitesinden az
olmamak kaydıyla öğrenci yurdu ile çocuk yuvası, yetiştirme
yurdu, huzurevi ve bakım ve rehabilitasyon merkezi inşası
dolayısıyla yapılan harcamalar veya bu tesislerin inşası için bu
kuruluşlara yapılan her türlü bağış ve yardımlar ile mevcut
tesislerin faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için yapılan her
türlü nakdî ve aynî bağış ve yardımların tamamı.
d) Genel ve özel bütçeli kamu idareleri, il
özel idareleri, belediyeler ve köyler, Bakanlar Kurulunca vergi
muafiyeti tanınan vakıflar ve kamu yararına çalışan dernekler
ile bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetinde bulunan kurum
ve kuruluşlar tarafından yapılan veya Kültür ve Turizm
Bakanlığınca desteklenen ya da desteklenmesi uygun görülen;
1) Kültür ve sanat faaliyetlerine ilişkin
ticarî olmayan ulusal veya uluslararası organizasyonların
gerçekleştirilmesine,
2) Ülkemizin uygarlık birikiminin kültürü,
sanatı, tarihi, edebiyatı, mimarîsi ve somut olmayan kültürel
mirası ile ilgili veya ülke tanıtımına yönelik kitap, katalog,
broşür, film, kaset, CD ve DVD gibi manyetik, elektronik ve
bilişim teknolojisi yoluyla üretilenler de dahil olmak üzere
görsel, işitsel veya basılı materyallerin hazırlanması, bunlarla
ilgili derleme ve araştırmaların yayınlanması, yurt içinde ve
yurt dışında dağıtımı ve tanıtımının sağlanmasına,
3) Yazma ve nadir eserlerin korunması ve
elektronik ortama aktarılması ile bu eserlerin Kültür ve Turizm
Bakanlığı koleksiyonuna kazandırılmasına,
4) 21/7/1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamındaki taşınmaz kültür
varlıklarının bakımı, onarımı, yaşatılması, rölöve, restorasyon,
restitüsyon projeleri yapılması ve nakil işlerine,
5) Kurtarma kazıları, bilimsel kazı
çalışmaları ve yüzey araştırmalarına,
6) Yurt dışındaki taşınmaz Türk kültür
varlıklarının yerinde korunması veya ülkemize ait kültür
varlıklarının Türkiye'ye getirilmesi çalışmalarına,
7) Kültür envanterinin oluşturulması
çalışmalarına,
8) Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu
kapsamındaki taşınır kültür varlıkları ile güzel sanatlar,
çağdaş ve geleneksel el sanatları alanlarındaki ürün ve
eserlerin Kültür ve Turizm Bakanlığı koleksiyonuna
kazandırılması ve güvenliklerinin sağlanmasına,
9) Somut olmayan kültürel miras, güzel
sanatlar, sinema, çağdaş ve geleneksel el sanatları
alanlarındaki üretim ve faaliyetler ile bu alanlarda araştırma,
eğitim veya uygulama merkezleri, atölye, stüdyo ve film platosu
kurulması, bakım ve onarımı, her türlü araç ve teçhizatının
tedariki ile film yapımına,
10) Kütüphane, müze, sanat galerisi ve kültür
merkezi ile sinema, tiyatro, opera, bale ve konser gibi kültür
ve sanat faaliyetlerinin sergilendiği tesislerin yapımı, onarımı
veya modernizasyon çalışmalarına,
ilişkin harcamalar ile makbuz karşılığı
yapılan bağış ve yardımların % 100'ü. Bakanlar Kurulu, bölgeler
ve faaliyet türleri itibarıyla bu oranı, yarısına kadar
indirmeye veya kanunî seviyesine kadar getirmeye yetkilidir.
e) Bakanlar Kurulunca yardım kararı alınan
doğal afetler dolayısıyla Başbakanlık aracılığı ile makbuz
karşılığı yapılan aynî ve nakdî bağışların tamamı.
f) (5904 sayılı Kanunun 5 inci maddesiyle eklenen
fıkra. Yürürlük; 03.07.2009) İktisadi işletmeleri
hariç, Türkiye Kızılay Derneğine makbuz karşılığı yapılan nakdi
bağış veya yardımların tamamı.
(2) Bağış ve yardımların nakden yapılmaması halinde,
bağışlanan veya yardımın konusunu oluşturan mal veya hakkın
maliyet bedeli veya kayıtlı değeri, bu değer mevcut değilse
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre takdir komisyonlarınca tespit
edilecek değeri esas alınır.
(3) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûlleri
belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.
(*)(Değişmeden önceki şekli)
araştırma ve geliştirme harcamaları tutarının % 40'ı oranında
hesaplanacak
|
Kabul edilmeyen indirimler
Madde 11-
(1) Kurum kazancının tespitinde aşağıdaki
indirimlerin yapılması kabul edilmez:
a) Öz sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan
faizler.
b) Örtülü sermaye üzerinden ödenen veya
hesaplanan faiz, kur farkları ve benzeri giderler.
c) Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü
olarak dağıtılan kazançlar.
ç) Her ne şekilde ve ne isimle olursa olsun
ayrılan yedek akçeler (Türk Ticaret Kanununa, kurumların kuruluş
kanunlarına, tüzüklerine, ana statülerine veya sözleşmelerine
göre safî kazançlardan ayırdıkları tüm yedek akçeler ile
Bankacılık Kanununa göre bankaların ayırdıkları genel
karşılıklar dahil).
d) Bu Kanuna göre hesaplanan kurumlar vergisi
ile her türlü para cezaları, vergi cezaları, 21/7/1953 tarihli
ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
hükümlerine göre ödenen cezalar, gecikme zamları ve faizler ile
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ödenen gecikme faizleri.
e) Kanunlarla veya kanunların verdiği yetkiye
dayanılarak tespit edilen hadler saklı kalmak kaydıyla, menkul
kıymetlerin itibarî değerlerinin altında ihracından doğan
zararlar ile bu menkul kıymetlere ilişkin olarak ödenen
komisyonlar ve benzeri her türlü giderler.
f) Kiralama yoluyla edinilen veya işletmede
kayıtlı olan; yat, kotra, tekne, sürat teknesi gibi motorlu
deniz taşıtları ile uçak, helikopter gibi hava taşıtlarından
işletmenin esas faaliyet konusu ile ilgili olmayanların
giderleri ve amortismanları.
g) Sözleşmelerde ceza şartı olarak konulan
tazminatlar hariç olmak üzere kurumun kendisinin, ortaklarının,
yöneticilerinin ve çalışanlarının suçlarından doğan maddî ve
manevî zarar tazminat giderleri.
h) Basın yoluyla işlenen fiillerden veya radyo
ve televizyon yayınlarından doğacak maddî ve manevî zararlardan
dolayı ödenen tazminat giderleri.
ı) Her türlü alkol ve alkollü içkiler ile
tütün ve tütün mamullerine ait ilan ve reklam giderlerinin %
50'si. Bakanlar Kurulu bu oranı % 100'e kadar artırmaya veya
sıfıra kadar indirmeye yetkilidir.
|
Örtülü sermaye
Madde 12-
(1) Kurumların, ortaklarından veya ortaklarla
ilişkili olan kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak temin
ederek işletmede kullandıkları borçların, hesap dönemi içinde
herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşan
kısmı, ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye sayılır.
(2) Yukarıda belirtilen karşılaştırma
sırasında, sadece ilişkili şirketlere finansman temin eden kredi
şirketlerinden yapılan borçlanmalar hariç olmak üzere, ana
faaliyet konusuna uygun olarak faaliyette bulunan ve ortak veya
ortakla ilişkili kişi sayılan banka veya benzeri kredi
kurumlarından yapılan borçlanmalar % 50 oranında dikkate alınır.
(3) Bu maddenin uygulanmasında;
a) Ortakla ilişkili kişi, ortağın doğrudan
veya dolaylı olarak en az % 10 oranında ortağı olduğu veya en az
bu oranda oy veya kâr payı hakkına sahip olduğu bir kurumu ya da
doğrudan veya dolaylı olarak, ortağın veya ortakla ilişkili bu
kurumun sermayesinin, oy veya kâr payı hakkına sahip
hisselerinin en az % 10'unu elinde bulunduran bir gerçek kişi
veya kurumu,
b) Öz sermaye, kurumun Vergi Usul Kanunu
uyarınca tespit edilmiş hesap dönemi başındaki öz sermayesini,
ifade eder.
(4) Kurumların İstanbul Menkul Kıymetler
Borsasında işlem gören hisselerinin edinilmesi durumunda, söz
konusu hisse nedeniyle ortak veya ortakla ilişkili kişi
sayılanlardan temin edilen borçlanmalarda en az % 10 ortaklık
payı aranır.
(5) Yukarıda belirtilen oranlar, borç veren
ortaklar ve ortakların ilişkide bulunduğu kişiler için topluca
dikkate alınır.
(6) Aşağıda sayılan borçlanmalar örtülü
sermaye sayılmaz:
a) Kurumların ortaklarının veya ortaklarla
ilişkili kişilerin sağladığı gayrinakdî teminatlar karşılığında
üçüncü kişilerden yapılan borçlanmalar.
b) Kurumların iştiraklerinin, ortaklarının
veya ortaklarla ilişkili kişilerin, banka ve finans
kurumlarından ya da sermaye piyasalarından temin ederek aynı
şartlarla kısmen veya tamamen kullandırdığı borçlanmalar.
c) 5411 sayılı Bankacılık Kanununa göre
faaliyette bulunan bankalar tarafından yapılan borçlanmalar.
ç) 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu
kapsamında faaliyet gösteren finansal kiralama şirketleri, 90
sayılı Ödünç Para Verme İşleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname
kapsamında faaliyet gösteren finansman ve faktoring şirketleri
ile ipotek finansman kuruluşlarının bu faaliyetleriyle ilgili
olarak ortak veya ortakla ilişkili kişi sayılan bankalardan
yaptıkları borçlanmalar.
(7) Örtülü sermaye üzerinden kur farkı hariç,
faiz ve benzeri ödemeler veya hesaplanan tutarlar, Gelir ve
Kurumlar Vergisi kanunlarının uygulanmasında, gerek borç alan
gerekse borç veren nezdinde, örtülü sermaye şartlarının
gerçekleştiği hesap döneminin son günü itibarıyla dağıtılmış kâr
payı veya dar mükellefler için ana merkeze aktarılan tutar
sayılır. Daha önce yapılan vergilendirme işlemleri, tam mükellef
kurumlar nezdinde yapılacak düzeltmede örtülü sermayeye ilişkin
kur farklarını da kapsayacak şekilde, taraf olan mükellefler
nezdinde buna göre düzeltilir. Şu kadar ki, bu düzeltmenin
yapılması için örtülü sermaye kullanan kurum adına tarh edilen
vergilerin kesinleşmiş ve ödenmiş olması şarttır.
|
Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı
Madde 13-
(1) Kurumlar, ilişkili kişilerle emsallere
uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya
fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunursa,
kazanç tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla
örtülü olarak dağıtılmış sayılır. Alım, satım, imalat ve inşaat
işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para
alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri
gerektiren işlemler her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da
satımı olarak değerlendirilir.
(2) İlişkili kişi; kurumların kendi ortakları,
kurumların veya ortaklarının ilgili bulunduğu gerçek kişi veya
kurum ile idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından doğrudan
veya dolaylı olarak bağlı bulunduğu ya da nüfuzu altında
bulundurduğu gerçek kişi veya kurumları ifade eder. Ortakların
eşleri, ortakların veya eşlerinin üstsoy ve altsoyu ile üçüncü
derece dahil yansoy hısımları ve kayın hısımları da ilişkili
kişi sayılır. Kazancın elde edildiği ülke vergi sisteminin, Türk
vergi sisteminin yarattığı vergilendirme kapasitesi ile aynı
düzeyde bir vergilendirme imkânı sağlayıp sağlamadığı ve bilgi
değişimi hususunun göz önünde bulundurulması suretiyle Bakanlar
Kurulunca ilan edilen ülkelerde veya bölgelerde bulunan
kişilerle yapılmış tüm işlemler, ilişkili kişilerle yapılmış
sayılır.
(3) Emsallere uygunluk ilkesi, ilişkili
kişilerle yapılan mal veya hizmet alım ya da satımında uygulanan
fiyat veya bedelin, aralarında böyle bir ilişkinin bulunmaması
durumunda oluşacak fiyat veya bedele uygun olmasını ifade eder.
Emsallere uygunluk ilkesi doğrultusunda tespit edilen fiyat veya
bedellere ilişkin hesaplamalara ait kayıt, cetvel ve belgelerin
ispat edici kâğıtlar olarak saklanması zorunludur.
(4) Kurumlar, ilişkili kişilerle yaptığı
işlemlerde uygulayacağı fiyat veya bedelleri, aşağıdaki
yöntemlerden işlemin mahiyetine en uygun olanını kullanarak
tespit eder:
a) Karşılaştırılabilir fiyat yöntemi: Bir
mükellefin uygulayacağı emsallere uygun satış fiyatının,
karşılaştırılabilir mal veya hizmet alım ya da satımında bulunan
ve aralarında herhangi bir şekilde ilişki bulunmayan gerçek veya
tüzel kişilerin birbirleriyle yaptıkları işlemlerde uygulayacağı
piyasa fiyatı ile karşılaştırılarak tespit edilmesini ifade
eder.
b) Maliyet artı yöntemi: Emsallere uygun
fiyatın, ilgili mal veya hizmet maliyetlerinin makul bir brüt
kâr oranı kadar artırılması suretiyle hesaplanmasını ifade eder.
c) Yeniden satış fiyatı yöntemi: Emsallere
uygun fiyatın, işlem konusu mal veya hizmetlerin aralarında
herhangi bir şekilde ilişki bulunmayan gerçek veya tüzel
kişilere yeniden satılması halinde uygulanacak fiyattan, makul
bir brüt satış kârı düşülerek hesaplanmasını ifade eder.
ç) Emsallere uygun fiyata yukarıdaki
yöntemlerden herhangi birisi ile ulaşma olanağı yoksa mükellef,
işlemlerin mahiyetine uygun olarak kendi belirleyeceği diğer
yöntemleri kullanabilir.
(5) İlişkili kişilerle yapılan mal veya hizmet
alım ya da satımında uygulanacak fiyat veya bedelin tespitine
ilişkin yöntemler, mükellefin talebi üzerine Maliye Bakanlığı
ile anlaşılarak belirlenebilir. Bu şekilde belirlenen yöntem, üç
yılı aşmamak üzere anlaşmada tespit edilen süre ve şartlar
dahilinde kesinlik taşır.
(6) Tamamen veya kısmen transfer
fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazanç, Gelir ve
Kurumlar Vergisi kanunlarının uygulamasında, bu maddedeki
şartların gerçekleştiği hesap döneminin son günü itibarıyla
dağıtılmış kâr payı veya dar mükellefler için ana merkeze
aktarılan tutar sayılır. Daha önce yapılan vergilendirme
işlemleri, taraf olan mükellefler nezdinde buna göre düzeltilir.
Şu kadar ki, bu düzeltmenin yapılması için örtülü kazanç dağıtan
kurum adına tarh edilen vergilerin kesinleşmiş ve ödenmiş olması
şarttır.
(7) (5766 Sayılı Kanunun 21. maddesi
ile eklenen fıkra, Yürürlük; 2008 yılı kazançlarına uygulanmak
üzere yayımı tarihinde) Tam mükellef kurumlar ile
yabancı kurumların Türkiye'deki işyeri veya daimi
temsilcilerinin aralarında ilişkili kişi kapsamında
gerçekleştirdikleri yurt içindeki işlemler nedeniyle kazancın
örtülü olarak dağıtıldığının kabulü Hazine zararının doğması
şartına bağlıdır. Hazine zararından kasıt, emsallere uygunluk
ilkesine aykırı olarak tespit edilen fiyat ve bedeller nedeniyle
kurum ve ilişkili kişiler adına tahakkuk ettirilmesi gereken her
türlü vergi toplamının eksik veya geç tahakkuk ettirilmesidir.
(8) Transfer fiyatlandırması ile ilgili usûller Bakanlar
Kurulunca belirlenir.
|
Beyan esası
Madde 14-
(1) Kurumlar vergisi, mükellefin veya vergi
sorumlusunun beyanı üzerine tarh olunur. Beyanname, ilgili
bulunduğu hesap döneminin sonuçlarını içerir.
(2) Her mükellef vergiye tâbi kazancının
tamamı için bir beyanname verir. Ancak, tüzel kişiliği
bulunmayan iktisadî kamu kuruluşları ile dernek ve vakıflara ait
iktisadî işletmelerden her biri için, bunların bağlı olduğu kamu
tüzel kişileri ile dernek ve vakıflar tarafından ayrı beyanname
verilir.
(3) Kurumlar vergisi beyannamesi, hesap
döneminin kapandığı ayı izleyen dördüncü ayın birinci gününden
yirmibeşinci günü akşamına kadar mükellefin bağlı olduğu vergi
dairesine verilir.
(4) Mükelleflerin şubeleri, ajansları,
alım-satım büro ve mağazaları, imalâthaneleri veya kendilerine
bağlı diğer iş yerleri için, bunların bağımsız muhasebeleri ve
ayrılmış sermayeleri olsa dahi ayrı beyanname verilmez.
(5) Kooperatiflerin gelirlerinin vergi
kesintisine tâbi tutulan taşınmaz kira gelirlerinden ibaret
olması halinde, bu gelirler için beyanname verilmez.
(6) Mükellefin bağlı olduğu vergi dairesi,
kurumun kanunî veya iş merkezinin bulunduğu yerin vergi
dairesidir.
(7) Maliye Bakanlığı, mükelleflerin bağlı
oldukları vergi dairelerini, kanunî veya iş merkezlerine
bakmaksızın belirlemeye yetkilidir.
(8) Beyannamelerin şekil, içerik ve ekleri
Maliye Bakanlığınca belirlenir. Mükellefler beyanlarını bu
beyanname ile yapmak veya bu beyannamelerde yazılı bilgilere
uygun olarak bildirmek zorundadır.
|
Vergi kesintisi
Madde 15-
(1) Kamu idare ve kuruluşları, iktisadî kamu kuruluşları, sair kurumlar,
ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve
vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler,
gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek
erbabı, ziraî kazançlarını bilânço veya ziraî işletme hesabı esasına göre
tespit eden çiftçiler; kurumlara avanslar da dahil olmak üzere nakden veya
hesaben yaptıkları aşağıdaki ödemeler üzerinden istihkak sahiplerinin
kurumlar vergisine mahsuben % 15 oranında kesinti yapmak zorundadırlar:
a) Gelir Vergisi Kanununda belirtilen esaslara göre birden fazla takvim
yılına yaygın inşaat ve onarım işleri ile uğraşan kurumlara bu işleri ile
ilgili olarak yapılan hakediş ödemeleri. (*)
b) Kooperatiflere ait taşınmazların kiralanması karşılığında bunlara
yapılan kira ödemeleri. (*)
c) Her nevi tahvil (ipotek finansmanı kuruluşları ve konut finansmanı
kuruluşları tarafından ihraç edilen ipotekli sermaye piyasası araçları,
varlık teminatlı menkul kıymetler dahil) ve Hazine bonosu faizleri ile Toplu
Konut İdaresi (6111 Sayılı Kanunla değiştirilen ibare Yürürlük;
25.02.2011)Özelleştirme İdaresince çıkarılan menkul kıymetler ve
varlık kiralama şirketleri tarafından ihraç edilen kira sertifikalarından(**)
sağlanan gelirler (Döviz cinsinden yahut dövize, altına veya başka bir
değere endeksli menkul kıymetlerin itfası sırasında oluşan değer artışları
kesintiye tâbi tutulmaz.). (*)
ç) Mevduat faizleri.
d) Katılım bankaları tarafından katılma hesabı karşılığında ödenen kâr
payları.
e) Kâr ve zarar ortaklığı belgesi karşılığı ödenen kâr payları.
f) Birinci fıkranın (c) bendinde yer alan menkul kıymetlerin geri alım
veya satım taahhüdü ile elde edilmesi veya elden çıkarılmasından sağlanan
gelirler.
(2) Vergiden muaf olan kurumlara dağıtılan (Kârın sermayeye eklenmesi kâr
dağıtımı sayılmaz.) Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci
fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerindeki kâr payları üzerinden, bu
maddenin üçüncü fıkrası uyarınca vergi kesintisine tâbi tutulan kazançlar
hariç olmak üzere % 15 (*)
oranında vergi kesintisi yapılır.
(3) Emeklilik yatırım fonlarının kazançları hariç olmak üzere, Kanunun 5
inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yazılı kazançlardan,
dağıtılsın veya dağıtılmasın, kurum bünyesinde % 15
(*) oranında vergi kesintisi yapılır.
(4) Bakanlar Kurulu, bu maddede belirtilen vergi kesintisi oranlarını,
her bir ödeme ve gelir için ayrı ayrı sıfıra kadar indirmeye, kurumlar
vergisi oranına kadar yükseltmeye ve aynı sınırlar dahilinde üçüncü fıkrada
belirtilen kazançlar için fon veya ortaklık türlerine göre ya da
portföylerindeki varlıkların nitelik ve dağılımına göre farklılaştırmaya
yetkilidir.
(5) Bu madde gereğince vergi kesintisi yapmak zorunda olanlar, bu
vergileri ödeme veya tahakkukun yapıldığı yer itibarıyla bağlı oldukları
vergi dairesine, vergilendirme dönemini izleyen ayın yirminci günü akşamına
kadar(371 Sıra No'lu VUK Genel Tebliği ile 04.04.2007 tarihinden
sonra verilecek Muhtasar Beyannamelerini ertesi ayın başından yirmiüçüncü
günü akşamına kadar) muhtasar beyanname ile bildirmeye
mecburdurlar. Gelir Vergisi Kanununda belirlenen usûl ve esaslar, bu maddeye
göre verilecek muhtasar beyannameler hakkında da uygulanır. Şu kadar ki, bu
maddenin üçüncü fıkrası uyarınca yapılan kesinti, kurumlar vergisi
beyannamesinin verildiği döneme ait muhtasar beyanname ile beyan edilir.
(6) Bu maddede geçen hesaben ödeme deyimi, kesintiye tâbi kazanç ve
iratları ödeyenleri hak sahiplerine karşı borçlu durumda gösteren her türlü
kayıt ve işlemleri ifade eder.
(7) Yapılacak vergi kesintisinde kazanç ve iratlar gayrisafî tutarları
üzerinden dikkate alınır. Kesilmesi gereken verginin ödemeyi yapan
tarafından üstlenilmesi halinde vergi kesintisi, ödenen tutar ile ödemeyi
yapanın yüklendiği verginin toplamı üzerinden hesaplanır.
(8) Bu maddede belirtilen ödemelerden yapılan vergi kesintisi, kesinti
yapanların kayıt ve hesaplarında ayrıca gösterilir.
(*)
Ayrıntılı bilgi için 2009/14594 sayılı B.K.K.'na bakınız.
(**)(6111 sayılı Kanunla değişmeden önceki ibare)ve
Özelleştirme İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerden
Vergilendirme dönemi ve tarhiyat
Madde 16-
(1) Kurumlar vergisinde vergilendirme dönemi,
hesap dönemidir. Kendilerine özel hesap dönemi tayin edilenlerin
vergilendirme dönemi ise özel hesap dönemleridir.
(2) Kesinti suretiyle ödenen vergilerde,
istihkak sahiplerince ayrıca yıllık beyanname verilmeyen
hallerde, vergi kesintisinin ilgili bulunduğu dönemler
vergilendirme dönemi sayılır.
(3) Kurumlar vergisi, beyannamenin verildiği
vergi dairesince tarh olunur.
(4) Kurumlar vergisi, bu Kanuna göre mükellef
olanların tüzel kişiliği adına; iktisadî kamu kuruluşları ile
derneklere ve vakıflara ait iktisadî işletmelerden tüzel
kişiliği haiz olmayanlar için bağlı oldukları kamu tüzel
kişileri ya da dernek veya vakıf adına; fonlarda fonun kurucusu
adına; iş ortaklıklarında ise verginin ödenmesinden müteselsilen
sorumlu olmak üzere yönetici ortak veya ortaklardan herhangi
birisi adına tarh olunur.
(5) Kurumlar vergisi, bağlı olunan vergi
dairesine beyannamenin verildiği günde, beyanname posta ile
gönderilmişse, vergiyi tarh edecek daireye geldiği tarihi
izleyen üç gün içinde tarh edilir.
|
Tasfiye
Madde 17-
(1) Tasfiye dönemi: Her ne sebeple olursa olsun,
tasfiye haline giren kurumların vergilendirilmesinde hesap
dönemi yerine tasfiye dönemi geçerli olur.
a) Tasfiye, kurumun tasfiyeye girmesine
ilişkin genel kurul kararının tescil edildiği tarihte başlar ve
tasfiye kararının tescil edildiği tarihte sona erer. Başlangıç
tarihinden aynı takvim yılı sonuna kadar olan dönem ile bu
dönemden sonraki her takvim yılı ve tasfiyenin sona erdiği dönem
için ilgili takvim yılı başından tasfiyenin bitiş tarihine kadar
olan dönem bağımsız bir tasfiye dönemi sayılır.
b) Tasfiyenin başladığı takvim yılı içinde
sona ermesi halinde tasfiye dönemi, kurumun tasfiyeye girdiği
tarihten başlar ve tasfiyenin bittiği tarihe kadar devam eder.
c) Tasfiyenin zararla kapanması halinde
tasfiye sonucu, önceki tasfiye dönemlerine doğru düzeltilir ve
anılan dönemlerde fazla ödenen vergi mükellefe iade edilir.
ç) Bir yıldan fazla süren tasfiyelerde tarh
zamanaşımı, tasfiyenin sona erdiği dönemi izleyen yıldan
itibaren başlar.
d) Tasfiyeden vazgeçilmesi halinde, kurum
hakkında tasfiye hükümleri uygulanmaz. Böyle bir durumda,
tasfiyeden vazgeçme kararı, bu kararın alındığı dönemin başından
itibaren geçerli olur. Tasfiyeden vazgeçme kararının alındığı
tarihe kadar verilen tasfiye dönemi beyannameleri, normal
faaliyet beyannamelerinin yerine geçer. Tasfiyesinden vazgeçilen
kurumun geçici vergiyle ilgili yükümlülükleri, tasfiyeden
vazgeçilmesine ilişkin kararın alındığı tarihi kapsayan geçici
vergilendirme dönemi başından itibaren başlar.
(2) Tasfiye beyannameleri: Tasfiye
beyannameleri, tasfiye memurları tarafından tasfiye dönemlerinin
sonundan itibaren Kanunun 14 üncü maddesinde yazılı sürelerde;
tasfiyenin sona erdiği döneme ilişkin tasfiye beyannamesi ise
tasfiyenin sonuçlandığı tarihten itibaren otuz gün içinde
kurumun bağlı olduğu vergi dairesine verilir.
(3) Bu madde gereğince verilecek olan
beyannamelere, bilânço ve gelir tablosu ile tasfiye bilânçosuna
göre ortaklara dağıtılan paralar ve diğer değerlerin ayrıntılı
bir listesi eklenir.
(4) Tasfiye kârı: Tasfiye halindeki kurumların
vergi matrahı tasfiye kârıdır. Tasfiye kârı, tasfiye döneminin
sonundaki servet değeri ile tasfiye döneminin başındaki servet
değeri arasındaki olumlu farktır.
a) Tasfiye kârı hesaplanırken;
1) Ortaklara veya kurum sahiplerine tasfiye
esnasında avans olarak veya diğer şekillerde yapılan her türlü
ödemeler tasfiyenin sonundaki servet değerine,
2) Mevcut sermayeye ilave olarak ortaklar veya
sahipleri tarafından yapılan ödemeler ile tasfiye esnasında elde
edilen ve vergiden istisna edilmiş olan kazanç ve iratlar
tasfiye döneminin başındaki servet değerine,
eklenir.
b) Hisselerine mahsuben ortaklara dağıtılan,
satılan, devredilen veya kurum sahibine iade olunan iktisadî
kıymetlerin değerleri, Kanunun 13 üncü maddesine göre ve
dağıtımın, satışın, devrin veya iadenin yapıldığı gün itibarıyla
belirlenir.
c) Bu maddeye göre tasfiye kârının
hesaplanması sırasında, Kanunun 8, 9, 10 ve 11 inci madde
hükümleri de ayrıca dikkate alınır.
(5) Servet değeri: Tasfiye döneminin başındaki
ve sonundaki servet değeri, kurumun tasfiye dönemi başındaki ve
sonundaki bilânçosunda görülen öz sermayesidir. Bir yıldan fazla
süren tasfiyelerde izleyen tasfiye dönemlerinin başındaki servet
değeri, bir önceki dönemin son bilânçosunda görülen servet
değeridir.
(6) Aşağıda belirtilenler dışında kalan her
çeşit karşılıklar ile dağıtılmamış kazançlar bu sermayeye
dahildir:
a) Vergi kanunlarına göre ayrılmış olan her
türlü amortismanlar ve karşılıklar ile sigorta şirketlerinin
teknik karşılıkları.
b) Hissedar veya sahip olmayan kimselere
dağıtılacak olan kazanç kısmı.
(7) Tasfiye memurlarının sorumluluğu: Tasfiye
memurları, kurumun tahakkuk etmiş vergileri ile tasfiye
beyannamelerine göre hesaplanan vergiler ve diğer itirazlı
tarhiyatlar için, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas
Kanununun 207 nci maddesine uygun bir karşılık ayırmadan aynı
Kanunun 206 ncı maddesinin dördüncü sırasında yazılı
alacaklılara ödeme ve ortaklara paylaştırma yapamazlar. Aksi
takdirde bu vergilerin asıl ve zamları ile vergi cezalarından
şahsen ve müteselsilen sorumlu olurlar.
a) Yukarıda belirtilen vergiler ile sekizinci
fıkra uyarınca tasfiye işlemlerinin incelenmesi sonucu tarh
edilecek vergilerin asılları ve zamları, tasfiye sırasında
dağıtım, devir, iade veya satış gibi yollarla kendisine bir
iktisadî kıymet aktarılan ya da tasfiye kalanı üzerinden
kendisine paylaştırma yapılan ortaklardan da aranabilir.
Ortaklardan tahsil edilmiş olan vergi asılları için ayrıca
tasfiye memurlarına başvurulmaz.
b) Tasfiye memurları, bu madde gereğince
ödedikleri vergilerin asıllarından dolayı, yukarıda belirtilen
yollarla kendisine bir iktisadî kıymet aktarılan veya tasfiye
kalanından pay alan ortaklara ya da ortakların aldıkları bu
değerler vergileri karşılamaya yetmezse İcra ve İflas Kanununun
207 nci maddesine uygun oranlar dahilinde aynı Kanunun 206 ncı
maddesinin dördüncü sırasında yazılı alacaklarını tamamen veya
kısmen tahsil eden alacaklılara rücu edebilirler.
(8) Tasfiye işlemlerinin incelenmesi: Tasfiye
beyannamesinin verilmesiyle birlikte tasfiye memurları,
işlemlerinin vergi kanunları yönünden incelenmesini bir dilekçe
ile isterler. Dilekçenin verilmesinden itibaren en geç üç ay
içinde vergi incelemelerine başlanarak aralıksız devam edilir.
Vergi incelemesinin bitmesini izleyen otuz gün içinde vergi
dairesi sonucu tasfiye memurlarına yazı ile bildirir. Buna göre
kurumdan aranan vergilerin sonucu alınıncaya kadar tasfiye
memurlarının, yedinci fıkrada yazılı sorumluluğu devam eder.
(9) (5904 sayılı Kanunun 6 ıncı maddesiyle eklenen
fıkra. Yürürlük; 03.07.2009) Tasfiye edilerek tüzel
kişiliği ticaret sicilinden silinmiş olan mükelleflerin tasfiye
öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin olarak salınacak her türlü
vergi tarhiyatı ve kesilecek cezalar, müteselsilen sorumlu olmak
üzere; tasfiye öncesi dönemler için kanuni temsilcilerden,
tasfiye dönemi için ise tasfiye memurlarından herhangi biri
adına yapılır. Limited şirket ortakları, tasfiye öncesi
dönemlerle ilgili bu kapsamda doğacak amme alacaklarından
şirkete koydukları sermaye hisseleri oranında sorumlu olurlar.
Şu kadar ki, bu fıkra uyarınca tasfiye memurlarının sorumluluğu,
tasfiye sonucu dağıtılan tutarla sınırlıdır.
(5904 sayılı Kanunun 6
ıncı maddesiyle 9 uncu fıkrası iken 10 uncu fıkra olarak
teselsül ettirilen fıkra. Yürürlük; 03.07.2009)(10)Maliye
Bakanlığı, mükelleflerin hukukî statülerini, faaliyet
gösterdikleri alanları ve tasfiyeye giriş tarihindeki aktif
büyüklüklerini dikkate almak suretiyle tasfiye işlemlerine
yönelik inceleme yaptırmamaya yetkilidir.
|
Birleşme
Madde 18-
(1) Bir veya birkaç kurumun diğer bir kurumla
birleşmesi, birleşme nedeniyle infisah eden kurumlar bakımından
tasfiye hükmündedir. Ancak, birleşmede tasfiye kârı yerine
birleşme kârı vergiye matrah olur.
(2) Tasfiye kârının tespiti hakkındaki
hükümler, birleşme kârının tespitinde de geçerlidir. Şu kadar
ki, münfesih kurumun veya kurumların ortaklarına ya da
sahiplerine birleşilen kurum tarafından doğrudan doğruya veya
dolaylı olarak verilen değerler, kurumun tasfiyesi halinde
ortaklara dağıtılan değerler yerine geçer. Birleşilen kurumdan
alınan değerler Vergi Usul Kanununda yazılı esaslara göre
değerlenir.
(3) Kanunun 17 nci maddesine göre tasfiye
memurlarına düşen sorumluluk ve ödevler, birleşme halinde
birleşilen kuruma ait olur.
|
Devir, bölünme ve hisse değişimi
Madde 19-
(1) Bu Kanunun uygulanmasında aşağıdaki şartlar
dahilinde gerçekleşen birleşmeler devir hükmündedir:
a) Birleşme sonucunda infisah eden kurum ile
birleşilen kurumun kanunî veya iş merkezlerinin Türkiye'de
bulunması.
b) Münfesih kurumun devir tarihindeki bilânço
değerlerinin, birleşilen kurum tarafından bir bütün halinde
devralınması ve aynen bilânçosuna geçirilmesi.
(2) Kurumların yukarıdaki şartlar dahilinde
tür değiştirmeleri de devir hükmündedir.
(3) Aşağıdaki işlemler bölünme veya hisse
değişimi hükmündedir:
a) Tam bölünme: Tam mükellef bir sermaye
şirketinin tasfiyesiz olarak infisah etmek suretiyle bütün mal
varlığını, alacaklarını ve borçlarını kayıtlı değerleri
üzerinden mevcut veya yeni kurulacak iki veya daha fazla tam
mükellef sermaye şirketine devretmesi ve karşılığında devredilen
sermaye şirketinin ortaklarına devralan sermaye şirketinin
sermayesini temsil eden iştirak hisseleri verilmesi, bu Kanunun
uygulanmasında tam bölünme hükmündedir. Devredilen şirketin
ortaklarına verilecek iştirak hisselerinin itibarî değerinin %
10'una kadarlık kısmının nakit olarak ödenmesi, işlemin bölünme
sayılmasına engel değildir.
b) Kısmî bölünme: Tam mükellef bir sermaye
şirketinin veya sermaye şirketi niteliğindeki bir yabancı
kurumun Türkiye'deki iş yeri veya daimî temsilcisinin
bilânçosunda yer alan taşınmazlar ile en az iki tam yıl süreyle
elde tutulan iştirak hisseleri ya da sahip oldukları üretim veya
hizmet işletmelerinin bir veya birkaçını kayıtlı değerleri
üzerinden aynî sermaye olarak mevcut veya yeni kurulacak tam
mükellef bir sermaye şirketine devretmesi, bu Kanunun
uygulanmasında kısmî bölünme hükmündedir. Ancak, üretim veya
hizmet işletmelerinin devrinde, işletme bütünlüğü korunacak
şekilde faaliyetin devamı için gerekli aktif ve pasif kalemlerin
tümünün devredilmesi zorunludur. Kısmî bölünmede devredilen
varlıklara karşılık edinilen devralan şirket hisseleri, devreden
şirkette kalabileceği gibi doğrudan bu şirketin ortaklarına da
verilebilir. Taşınmaz ve iştirak hisselerinin bu bent kapsamında
devrinde, devralan şirketin hisselerinin devreden şirketin
ortaklarına verilmesi halinde, devredilen taşınmaz ve iştirak
hisselerine ilişkin borçların da devri zorunludur.
c) Hisse değişimi: Tam mükellef bir sermaye
şirketinin, diğer bir sermaye şirketinin hisselerini, bu
şirketin yönetimini ve hisse çoğunluğunu elde edecek şekilde
devralması ve karşılığında bu şirketin hisselerini devreden
ortaklarına kendi şirketinin sermayesini temsil eden iştirak
hisselerini vermesi, bu Kanunun uygulanmasında hisse değişimi
hükmündedir. Hisseleri devralınan şirketin ortaklarına verilecek
iştirak hisselerinin itibari değerinin %10'una kadarlık kısmının
nakit olarak ödenmesi, işlemin hisse değişimi sayılmasına engel
değildir.
(4) Bu maddeye göre yapılacak bölünmelerde
aktifi ve pasifi düzenleyici hesaplar, ilgili olduğu aktif veya
pasif hesapla birlikte devrolunur.
(5) Maliye Bakanlığı devir, bölünme ve hisse
değişimi işlemleri ile ilgili usûlleri belirlemeye yetkilidir.
|
Devir, bölünme ve hisse değişimi hallerinde vergilendirme
Madde 20-
(1) Devirlerde, aşağıdaki şartlara uyulduğu
takdirde, münfesih kurumun sadece devir tarihine kadar elde
ettiği kazançlar vergilendirilir; birleşmeden doğan kârlar ise
hesaplanmaz ve vergilendirilmez:
a) Şirket yetkili kurulunun devre ilişkin
kararının Ticaret Sicilinde tescil edildiği tarih, devir
tarihidir. Münfesih kurum ile birleşilen kurum;
1) Devir tarihi itibarıyla hazırlayacakları ve
müştereken imzalayacakları münfesih kuruma ait kurumlar vergisi
beyannamesi ile,
2) Devir işleminin hesap döneminin kapandığı
aydan kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği ayın sonuna
kadar geçen süre içerisinde yapılması halinde, münfesih kurumun
önceki hesap dönemine ilişkin olarak hazırlayacakları ve
müştereken imzalayacakları münfesih kuruma ait kurumlar vergisi
beyannamesini,
birleşmenin Ticaret Sicili Gazetesinde ilan
edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde münfesih kurumun
bağlı bulunduğu vergi dairesine verirler.
b) Birleşilen kurum, münfesih kurumun tahakkuk
etmiş ve edecek vergi borçlarını ödeyeceğini ve diğer ödevlerini
yerine getireceğini münfesih kurumun birleşme sebebiyle
verilecek olan kurumlar vergisi beyannamesinin ekinde vereceği
bir taahhütname ile taahhüt eder. Mahallin en büyük mal memuru,
bu hususta birleşilen kurumdan ayrıca teminat isteyebilir.
(2) Kanunun 19 uncu maddesinin üçüncü
fıkrasının (a) bendine göre gerçekleştirilen bölünmelerde,
aşağıdaki şartlara uyulduğu takdirde bölünme suretiyle münfesih
kurumun sadece bölünme tarihine kadar elde ettiği kazançlar
vergilendirilir; bölünmeden doğan kârlar ise hesaplanmaz ve
vergilendirilmez:
a) Şirket yetkili kurulunun bölünmeye ilişkin
kararının Ticaret Sicilinde tescil edildiği tarih, bölünme
tarihidir. Bölünen kurum ile bu kurumun varlıklarını devralan
kurumlar,
1) Bölünme tarihi itibarıyla hazırlayacakları
ve müştereken imzalayacakları bölünen kuruma ait kurumlar
vergisi beyannamesi ile,
2) Bölünme işleminin hesap döneminin kapandığı
aydan kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği ayın sonuna
kadar geçen süre içerisinde yapılması halinde, bölünen kurumun
önceki hesap dönemine ilişkin olarak hazırlayacakları ve
müştereken imzalayacakları bölünen kuruma ait kurumlar vergisi
beyannamesini,
bölünmenin Ticaret Sicili Gazetesinde ilan
edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde bölünen kurumun bağlı
olduğu vergi dairesine verirler.
b) Bölünen kurumun varlıklarını devralan
kurumlar, bölünen kurumun bölünme tarihine kadar tahakkuk etmiş
ve edecek vergi borçlarından müteselsilen sorumlu olacaklarını
ve diğer ödevlerini yerine getireceklerini, bölünen kurumun
bölünme nedeniyle verilecek olan kurumlar vergisi beyannamesine
ekleyecekleri bir taahhütname ile taahhüt ederler. Mahallin en
büyük mal memuru, bu hususta bölünen kurum ile bu kurumun
varlıklarını devralan kurumlardan teminat isteyebilir.
(3) Bu Kanunun 19 uncu maddesinin üçüncü
fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde belirtilen işlemlerden doğan
kârlar hesaplanmaz ve vergilendirilmez. 19 uncu maddenin üçüncü
fıkrasının (b) bendine göre gerçekleştirilen kısmî bölünme
işlemlerinde, bölünen kurumun bölünme tarihine kadar tahakkuk
etmiş ve edecek vergi borçlarından bölünen kurumun varlıklarını
devralan kurumlar, devraldıkları varlıkların emsal bedeli ile
sınırlı olarak müteselsilen sorumlu olurlar.
|
Ödeme süresi
Madde 21-
(1) Kurumlar vergisi, beyannamenin verildiği ayın
sonuna kadar ödenir.
(2) Tasfiye ve birleşme halinde, tasfiye
edilen veya birleşen kurumlar adına tasfiye veya birleşme kârı
üzerinden tarh olunan vergiler, tasfiye veya birleşme nedeniyle
infisah eden kuruma ait kurumlar vergisi beyannamesinin verilme
süresi içinde ödenir. Tasfiye edilen veya birleşen kurumların bu
Kanuna göre tahakkuk etmiş olup, henüz vadeleri gelmemiş bulunan
vergileri de aynı süre içinde ödenir.
(3) Kanunun 20 nci maddesinin birinci ve
ikinci fıkralarına göre gerçekleştirilen devir ve bölünmelerde
münfesih kurum adına tahakkuk eden vergilerden;
a) Bu fıkraların (a) bentlerinin (1) numaralı
alt bentlerine göre münfesih veya bölünen kurum adına tahakkuk
edenler, devralan veya birleşilen kurumun devir veya bölünmenin
gerçekleştiği hesap dönemine ilişkin kurumlar vergisi
beyannamesinin verildiği ayın sonuna kadar,
b) Diğer hallerde ise beyanname verme süresi
içerisinde,
devralan veya birleşilen kurumlarca ödenir.
(4) Muhtasar beyanname ile bildirilen
vergiler, beyannamenin verildiği ayın yirmialtıncı günü akşamına
kadar ödenir.
|
Safî kurum kazancı
Madde 22-
(1) Dar mükellef kurumların iş yeri veya daimî
temsilci vasıtasıyla elde edilen kazançlarının tespitinde, aksi
belirtilmediği takdirde tam mükellef kurumlar için geçerli olan
hükümler uygulanır.
(2) Dar mükellefiyete tâbi kurumların ticarî
veya ziraî kazançlar dışında kalan kazanç ve iratları hakkında,
Gelir Vergisi Kanununun bu kazanç ve iratların tespitine ilişkin
hükümleri uygulanır. Ancak, bu kazanç ve iratların Türkiye'de
yapılmakta olan ticarî veya ziraî faaliyet kapsamında elde
edilmesi halinde, kurum kazancı bu maddenin birinci fıkrasına
göre tespit edilir.
(3) Dar mükellefiyette kurum kazancının
tespitinde, ayrıca aşağıdaki indirimlerin yapılması kabul
edilmez:
a) Bu kurumlar hesabına yaptıkları
alım-satımlar için ana merkeze veya Türkiye dışındaki şubelere
verilen faizler, komisyonlar ve benzerleri.
b) Türkiye'deki kurumun kazancının elde
edilmesi ve idamesi ile ilgili olan ve emsallere uygunluk ilkesi
uyarınca belirlenecek dağıtım anahtarlarına göre ayrılan paylar
ile Türkiye'deki kurumun denetimi için yabancı ülkelerden
gönderilen yetkili kişilerin seyahat giderleri hariç olmak
üzere, ana merkezin veya Türkiye dışındaki şubelerin genel
yönetim giderlerine veya zararlarına katılmak üzere ayrılan
paylar.
(4) Dar mükellef kurumların işletmede
kullandıkları borçlanmalar için Kanunun 12 nci maddesinde yer
alan hükümlerin uygulanmasında, ortakla ilişkili kişinin tespiti
açısından sermaye veya oy hakkı şartı aranmaz.
(5) Kanunun tasfiyeye ilişkin hükümleri ile 19
uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendi aynı şartlarla dar
mükellef kurumlar hakkında da uygulanır. Şu kadar ki, devralan
kurum tarafından devralınan değerlere karşılık olarak verilen
iştirak hisseleri, Türkiye'deki iş yeri veya daimî temsilcinin
aktifine kaydedilir.
|
Yabancı ulaştırma kurumlarında kurum kazancının tespiti
Madde 23-
(1) Yabancı ulaştırma kurumlarının vergiye matrah
olacak kurum kazancı, hasılata ortalama emsal oranlarının
uygulanması suretiyle hesaplanır.
(2) Ortalama emsal oranları, Türkiye'de daimî
veya arızî olarak çalışan bütün kurumlar için;
a) Kara taşımacılığında % 12,
b) Deniz taşımacılığında % 15,
c) Hava taşımacılığında % 5,
olarak uygulanır.
(3) Ticarî ve arızî ticarî kazançları dar
mükellefiyet kapsamında vergilendirilen yabancı ulaştırma
kurumlarının, Türkiye'de elde edilmiş sayılan hasılatı aşağıdaki
unsurlardan oluşur:
a) Türkiye sınırları içinde gerçekleşen kara
taşımacılığında, bilet bedeli ile birlikte alınan gider
karşılıkları dahil olmak üzere yolcu, yük ve bagaj taşıma ücreti
olarak her ne adla olursa olsun aldıkları tutarlar.
b) Türkiye'deki yükleme limanlarından yabancı
ülkelerdeki varış limanlarına veya diğer bir kurumun gemisine
aktarma yapılacak yabancı limana kadar gerçekleşen deniz ve hava
taşımacılığında, bilet bedeli ile birlikte alınan gider
karşılıkları dahil olmak üzere yolcu, yük ve bagaj taşıma ücreti
olarak her ne adla olursa olsun aldıkları tutarlar.
c) Türkiye dışındaki taşımacılık faaliyeti
için diğer kurumlar hesabına Türkiye'de sattıkları yolcu ve
bagaj biletleri ile Türkiye'de yaptıkları navlun sözleşmeleri
dolayısıyla kendilerine verilen komisyonlar ve ücretler.
|
Beyan esası
Madde 24-
(1) Kurumlar vergisi, mükellefin veya vergi
sorumlusunun beyanı üzerine tarh olunur. Beyanname, ilgili
bulunduğu hesap döneminin sonuçlarını içerir.
(2) Her mükellef vergiye tâbi kazancının
tamamı için bir beyanname verir.
(3) Mükelleflerin şubeleri, ajansları,
alım-satım büro ve mağazaları, imalâthaneleri veya kendilerine
bağlı diğer iş yerleri için, bunların bağımsız muhasebeleri ve
ayrılmış sermayeleri olsa dahi ayrı beyanname verilmez.
|
Vergilendirme dönemi ve beyan
Madde 25-
(1) Yıllık beyan esasında vergilendirilen
kurumların vergilendirme dönemi, hesap dönemidir. Ancak,
kendilerine özel hesap dönemi tayin edilenlerin vergilendirme
dönemi, özel hesap dönemleridir.
(2) Kesinti suretiyle ödenen vergilerde,
istihkak sahiplerince ayrıca yıllık veya özel beyanname
verilmeyen hallerde, vergi kesintisinin ilgili bulunduğu
dönemler, vergilendirme dönemi sayılır.
(3) Kanunun 26 ncı maddesi gereğince verilen
beyannameler ile bildirilen kazançların vergilendirilmesinde,
vergilendirme dönemi yerine kazancın elde edilme tarihi esas
alınır.
(4) Yıllık kurumlar vergisi beyannamesi,
kurumun Türkiye'deki iş yerinin veya daimî temsilcisinin
bulunduğu yerin; Türkiye'de iş yeri veya daimî temsilcisi
olmadığı takdirde yabancı kuruma kazanç sağlayanların bağlı
olduğu yerin vergi dairesine verilir.
(5) Beyanname, hesap döneminin kapandığı ayı
izleyen dördüncü ayın birinci gününden yirmibeşinci günü
akşamına kadar, tarhiyatın muhatabının Türkiye'yi terk etmesi
halinde ise ülkeyi terk etmesinden önceki onbeş gün içinde
verilir.
(6) Beyannamelerin şekil, içerik ve ekleri
Maliye Bakanlığınca belirlenir. Mükellefler beyanlarını bu
beyanname ile yapmak veya bu beyannamelerde yazılı bilgilere
uygun olarak bildirmek zorundadır.
|
Özel beyan zamanı tayin olunan gelirler
Madde 26-
(1) Dar mükellefiyete tâbi olan yabancı
kurumların vergiye tâbi kazancının Gelir Vergisi Kanununda
yazılı diğer kazanç ve iratlardan (telif, imtiyaz, ihtira,
işletme, ticaret unvanı, marka ve benzeri gayrimaddî hakların
satışı, devir ve temliki karşılığında alınan bedeller hariç)
ibaret bulunması halinde, yabancı kurum veya Türkiye'de adına
hareket eden kimse, bu kazançları elde edilme tarihinden
itibaren onbeş gün içinde Kanunun 27 nci maddesinde belirtilen
vergi dairesine beyanname ile bildirmek zorundadır.
(2) Diğer kazanç ve iratlara ilişkin olarak
Türkiye'ye bizzat getirilen nakdî veya aynî sermaye karşılığında
elde edilen menkul kıymetler ile iştirak hisselerinin elden
çıkarılması sırasında oluşan kur farkı kazancına dair hükümler
hariç olmak üzere, Gelir Vergisi Kanununda yer alan
vergilendirmeme hususundaki istisna, kayıt, şart ve sürelere ait
sınırlamalar dikkate alınmaz.
|
Beyannamenin verilme yeri
Madde 27-
(1) Özel beyan zamanı tayin olunan gelirlerle
ilgili kurumlar vergisi beyannamesi;
a) Taşınmazların elden çıkarılmasından doğan
diğer kazanç ve iratlarda taşınmazın bulunduğu,
b) Taşınırların ve hakların elden
çıkarılmasından doğan diğer kazanç ve iratlarda mal ve hakların
Türkiye'de elden çıkarıldığı,
c) Ticarî veya ziraî bir işletmenin
faaliyetinin durdurulması veya terk edilmesi karşılığında elde
edilen diğer kazanç ve iratlarda işletmenin bulunduğu,
ç) Arızî olarak ticarî işlemlerin
yapılmasından veya bu nitelikteki işlemlere aracılıktan elde
edilen kazançlar ile arızî olarak yapılan serbest meslek
faaliyetleri dolayısıyla elde edilen kazançlarda faaliyetin
yapıldığı,
d) Arızî olarak Türkiye ile yabancı ülkeler
arasında yapılan taşımacılık faaliyetlerinden elde edilen
kazançlarda yolcu veya yükün taşıta alındığı,
e) Zarar yazılan değersiz alacaklarla karşılık
ayrılan şüpheli alacakların tahsili dahil olmak üzere terk
edilen işlerle ilgili olarak sonradan elde edilen diğer kazanç
ve iratlar ile ticarî, ziraî veya meslekî bir faaliyete hiç
girişilmemesi veya ihale, artırma ve eksiltmelere iştirak
edilmemesi karşılığında elde edilen diğer kazanç ve iratlarda
ödemenin Türkiye'de yapıldığı,
f) Diğer hallerde Maliye Bakanlığınca
belirlenen,
yerin vergi dairesine verilir.
|
Tarhiyatın muhatabı, tarh zamanı ve tarh yeri
Madde 28-
(1) Dar mükellefiyete tâbi yabancı kurumların
vergisi, bunlar hesabına Türkiye'deki müdür veya temsilcileri;
müdür veya temsilcileri mevcut değil ise kazanç ve iratları
yabancı kuruma sağlayanlar adına tarh olunur.
(2) Kurumlar vergisi, beyannamenin vergi
dairesine verildiği günde, beyanname posta ile gönderilmişse
vergiyi tarh edecek daireye geldiği tarihi izleyen üç gün içinde
beyannamenin verildiği veya gönderildiği vergi dairesince tarh
olunur.
|
Ödeme süresi
Madde 29-
(1) Dar mükellefiyette kurumlar vergisi;
a) Yıllık beyanname ile bildirilenlerde
beyannamenin verildiği ayın sonuna kadar,
b) Muhtasar beyanname ile bildirilenlerde
beyannamenin verildiği ayın yirmialtıncı günü akşamına kadar,
c) Özel beyannameyle bildirilenler ile
tarhiyatın muhatabının Türkiye'yi terk etmesi veya tasfiye ve
birleşme hallerinde verilecek beyannamelerde ise beyanname verme
süresi içinde,
ödenir.
|
Dar mükellefiyette vergi kesintisi
Madde 30-
(1) Dar mükellefiyete tâbi kurumların aşağıdaki
kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da
dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk
ettirenler tarafından % 15 oranında kurumlar vergisi kesintisi
yapılır:
a) Gelir Vergisi Kanununda belirtilen esaslara
göre birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işleri ile
uğraşan kurumlara bu işleri ile ilgili olarak yapılan hakediş
ödemeleri. (*)
b) Serbest meslek kazançları.
(*)
c) Gayrimenkul sermaye iratları.
(*)
ç) Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin
ikinci fıkrasının (1), (2), (3) ve (4) numaralı bentlerinde
sayılanlar hariç olmak üzere menkul sermaye iratları.
(*)
(2) Ticarî veya ziraî kazanca dahil olup
olmadığına bakılmaksızın telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret
unvanı, marka ve benzeri gayrimaddî hakların satışı, devir ve
temliki karşılığında nakden veya hesaben ödenen veya tahakkuk
ettirilen bedeller üzerinden bu maddenin birinci fıkrasında
belirtilen kişilerce % 15 (*)
oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılır.
(3) Tam mükellef kurumlar tarafından, Türkiye'de
bir iş yeri veya daimî temsilci aracılığıyla kâr payı elde edenler
hariç olmak üzere dar mükellef kurumlara veya kurumlar vergisinden
muaf olan dar mükelleflere dağıtılan (Kârın sermayeye eklenmesi kâr
dağıtımı sayılmaz.) ve Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin
ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde sayılan kâr
payları üzerinden bu Kanunun 15 inci maddesinin üçüncü fıkrası
uyarınca vergi kesintisine tâbi tutulan kazançlar hariç olmak üzere
% 15 (*) oranında
kurumlar vergisi kesintisi yapılır.
(4) Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının
(c) bendinde belirtilen kurumlar vergisinden istisna edilen
kazançlar ile (c) bendinde belirtilen şirketlerin (b) bendindeki
şartları taşıyan iştirak kazançlarından anonim veya limited şirket
niteliğindeki dar mükellef kurumlara dağıtılan kâr paylarından
yapılacak kesinti oranı, bu maddenin üçüncü fıkrası uyarınca
uygulanan oranın yarısını aşamaz.
(5) Türkiye'de iş yeri ve daimî temsilcisi
bulunmayan mükelleflerin, yetkili makamların izniyle açılan sergi ve
panayırlarda yaptıkları ticarî faaliyetlerden elde ettikleri
kazançlar üzerinden, kurum bünyesinde % 15
(*) oranında kurumlar vergisi
kesintisi yapılır.
(6) Yıllık veya özel beyanname veren dar mükellef
kurumların, indirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum
kazancından, hesaplanan kurumlar vergisi düşüldükten sonra kalan
kısımdan ana merkeze aktardıkları tutar üzerinden, kurum bünyesinde
% 15 (*) oranında
kurumlar vergisi kesintisi yapılır.
(7) Kazancın elde edildiği ülke vergi sisteminin,
Türk vergi sisteminin yarattığı vergilendirme kapasitesi ile aynı
düzeyde bir vergilendirme imkânı sağlayıp sağlamadığı ve bilgi
değişimi hususunun göz önünde bulundurulması suretiyle Bakanlar
Kurulunca ilan edilen ülkelerde yerleşik olan veya faaliyette
bulunan kurumlara (tam mükellef kurumların bu nitelikteki ülkelerde
bulunan iş yerleri dahil) nakden veya hesaben yapılan veya tahakkuk
ettirilen her türlü ödemeler üzerinden, bu ödemelerin verginin
konusuna girip girmediğine veya ödeme yapılan kurumun mükellef olup
olmadığına bakılmaksızın % 30 oranında vergi kesintisi yapılır.
a) Emsaline uygun fiyatlarla satın alınan mal ve
iştirak hisseleri için yapılan ödemeler, emsaline uygun fiyatlarla
deniz ve hava ulaştırma araçlarının kiralanması için yapılan
ödemeler ile yapılan işin tamamlanabilmesi bakımından zorunluluk arz
eden geçiş ücreti, liman ücreti gibi ödemeler üzerinden yapılacak
kesinti oranını; her bir ödeme türü, faaliyet konusu ya da sektör
itibarıyla ayrı ayrı belirlemeye, sıfıra kadar indirmeye veya kanunî
seviyesine kadar getirmeye Bakanlar Kurulu yetkilidir.
b) Yurtdışındaki finans kuruluşlarından temin
edilen borçlanmalara ilişkin ana para, faiz ve kâr payı ödemeleri
ile sigorta ve reasürans ödemeleri üzerinden bu fıkra uyarınca vergi
kesintisi yapılmaz.
c) Bu fıkraya göre vergi kesintisine tâbi tutulan
ödemeler, Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunlarına göre ayrıca vergi
kesintisine tâbi tutulmaz.
(8) Bakanlar Kurulu yukarıdaki fıkralarda
belirtilen vergi kesintisi oranlarını, gelir unsurları veya faaliyet
konuları itibarıyla ayrı ayrı belirlemeye, sıfıra kadar indirmeye
veya yukarıdaki fıkralarda belirtilen oranın bir katına kadar
artırmaya yetkilidir.
(9) (5766 sayılı Kanunun 22 inci
maddesiyle değişen ibare, Yürürlük; 2008 yılı kazançlarına
uygulanmak üzere yayımı tarihinde) Ticari ve zirai
kazançlar hariç olmak üzere bu maddeye göre(**)
vergisi kesinti yoluyla alınan kazanç ve iratlar için Kanunun 24
veya 26 ncı maddelerine göre beyanname verilmesi veya bu madde
kapsamına girmeyen kazanç ve iratlar için verilecek beyannamelere
söz konusu kazanç ve iratların dahil edilmesi ihtiyaridir. Şu kadar
ki, Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının
(5), (7) ve (14) numaralı bentlerinde yer alan menkul sermaye
iratları ile fonların katılma belgelerinden ve yatırım
ortaklıklarının hisse senetlerinden elde edilen kâr paylarının
verilecek beyannamelere dahil edilmesi zorunludur.
(10) Bu maddede geçen hesaben ödeme deyimi,
kesintiye tâbi kazanç ve iratları ödeyenleri hak sahiplerine karşı
borçlu durumda gösteren her türlü kayıt ve işlemleri ifade eder.
(11) Yapılacak vergi kesintisinde kazanç ve
iratlar gayrisafi tutarları üzerinden dikkate alınır. Kesilmesi
gereken verginin ödemeyi yapan tarafından üstlenilmesi halinde vergi
kesintisi, fiilen ödenen tutar ile ödemeyi yapanın yüklendiği
verginin toplamı üzerinden hesaplanır.
(12) Bu Kanuna göre vergi kesintisi yapanlar,
yaptıkları vergi kesintisini kayıt ve hesaplarında ayrıca
gösterirler.
(*)Ayrıntılı
bilgi için 2009/14593 sayılı B.K.K.'na bakınız.
(**) (5766 sayılı Kanunla değişmeden önceki şekli)
Bu maddeye göre
|
Muhtasar beyanname
Madde 31-
Kanunun 30 uncu maddesi gereğince
vergi kesintisi yapmak zorunda olanlar, bu vergileri ödeme veya
tahakkukun yapıldığı yer itibarıyla bağlı oldukları vergi dairesine
muhtasar beyanname ile bildirmek zorundadırlar. Muhtasar beyanname
konusunda Gelir Vergisi Kanununda belirlenen usûl ve esaslar, bu
maddeye göre verilecek muhtasar beyannameler hakkında da uygulanır.
|
Kurumlar vergisi ve geçici vergi oranı
Madde 32-
(1) Kurumlar vergisi, kurum kazancı üzerinden %
20 oranında alınır.
(2) Kurumlar vergisi mükelleflerince, (dar
mükellefiyete tâbi kurumlarda ticarî ve ziraî kazançlarla
sınırlı olarak) câri vergilendirme döneminin kurumlar vergisine
mahsup edilmek üzere Gelir Vergisi Kanununda belirtilen esaslara
göre ve câri dönemin kurumlar vergisi oranında geçici vergi
ödenir. Tam mükellef kurumlar için geçerli olan esaslar, dar
mükellef kurumlara da aynen uygulanır.
(3) Bakanlar Kurulu, ikinci fıkrada yazılı
geçici vergi oranını 5 puana kadar indirmeye veya tekrar kanunî
seviyesine kadar getirmeye yetkilidir.
(4) Kanunun 23 üncü maddesine göre
vergilendirilen yabancı ulaştırma kurumlarında vergi oranını
karşılıklı olmak şartıyla, ülkeler itibarıyla kara, deniz ve
hava ulaştırma kurumları için ayrı ayrı veya topluca sıfıra
kadar indirmeye veya bu maddede yazılı oranın bir katını
geçmemek üzere yeni bir oran tespit etmeye Bakanlar Kurulu
yetkilidir.
|
İndirimli kurumlar vergisi (5838 Sayılı Kanunun 9 uncu maddesiyle
eklenen madde)
Madde 32/A-
(1) Finans ve sigortacılık sektörlerinde faaliyet gösteren
kurumlar, iş ortaklıkları, taahhüt işleri, 16/7/1997 tarihli ve
4283 sayılı Kanun ile 8/6/1994 tarihli ve 3996 sayılı Kanun
kapsamında yapılan yatırımlar ile rödovans sözleşmelerine bağlı
olarak yapılan yatırımlar hariç olmak üzere, bu maddenin ikinci
fıkrasında belirtilen ve Hazine Müsteşarlığı tarafından teşvik
belgesine bağlanan yatırımlardan elde edilen kazançlar,
yatırımın kısmen veya tamamen işletilmesine başlanılan hesap
döneminden itibaren yatırıma katkı tutarına ulaşıncaya kadar
indirimli oranlar üzerinden kurumlar vergisine tabi tutulur.
(2) Bu maddenin uygulamasında yatırıma katkı tutarı,
indirimli kurumlar vergisi uygulanmak suretiyle tahsilinden
vazgeçilen vergi yoluyla yatırımların Devletçe karşılanacak
tutarını, bu tutarın yapılan toplam yatırıma bölünmesi suretiyle
bulunacak oran ise yatırıma katkı oranını ifade eder. Bakanlar
Kurulu;
a) İstatistikî bölge birimleri sınıflandırması ile kişi
başına düşen milli gelir ve sosyo-ekonomik gelişmişlik
düzeylerini dikkate almak suretiyle illeri gruplandırmaya ve
gruplar itibarıyla teşvik edilecek sektörleri ve bunlara ilişkin
yatırım ve istihdam büyüklüklerini belirlemeye,
b) Her bir il grubu için yatırıma katkı oranını (6111
Sayılı Kanunla değiştirilen ibare Yürürlük; 25.02.2011)
% 55'i(*), yatırım tutarı 50 milyon Türk
Lirasını aşan büyük ölçekli yatırımlarda ise (6111
Sayılı Kanunla değiştirilen ibare Yürürlük; 25.02.2011)
% 65'i(**) geçmemek üzere belirlemeye, kurumlar
vergisi oranını % 90'a kadar indirimli uygulatmaya,
c) Yatırım harcamaları içindeki arsa, bina, kullanılmış
makine, yedek parça, yazılım, patent, lisans ve know-how bedeli
gibi harcamaların oranlarını ayrı ayrı veya topluca
sınırlandırmaya,
yetkilidir.
(3) İkinci fıkraya göre yatırıma katkı ve vergi oranı farklı
illerde aynı mükellef tarafından yapılan yatırımlarda, toplam
yatırımın her bir ile isabet eden oranına göre ilgili ilin
yatırıma katkı oranı ve indirimli vergi oranı uygulanır.
(4) Tevsi yatırımlarda, elde edilen kazancın işletme
bütünlüğü çerçevesinde ayrı hesaplarda izlenmek suretiyle tespit
edilebilmesi halinde, indirimli oran bu kazanca uygulanır.
Kazancın ayrı bir şekilde tespit edilememesi halinde ise
indirimli oran uygulanacak kazanç, yapılan tevsi yatırım
tutarının, dönem sonunda kurumun aktifine kayıtlı bulunan toplam
sabit kıymet tutarına (devam eden yatırımlara ait tutarlar da
dahil) oranlanması suretiyle belirlenir. Bu hesaplama sırasında
işletme aktifinde yer alan sabit kıymetlerin kayıtlı değeri,
yeniden değerlenmiş tutarları ile dikkate alınır. İndirimli oran
uygulamasına yatırımın kısmen veya tamamen faaliyete geçtiği
geçici vergi döneminde başlanır.
(5) Hesap dönemi itibarıyla ikinci fıkrada belirtilen
şartların sağlanamadığının tespit edilmesi halinde, söz konusu
vergilendirme döneminde indirimli vergi oranı uygulanması
nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmemiş vergiler, vergi ziyaı
cezası uygulanmaksızın gecikme faiziyle birlikte tahsil olunur.
(6) Yatırımın faaliyete geçmesinden önce devri halinde,
devralan kurum, aynı koşulları yerine getirmek kaydıyla
indirimli vergi oranından yararlanır.
(7) Yatırımın kısmen veya tamamen faaliyete geçmesinden sonra
devri halinde indirimli vergi oranından devir tarihine kadar
devreden, devir tarihinden sonra ise devralan, aynı koşulları
yerine getirmek kaydıyla yatırıma katkı tutarının kalan kısmı
için yararlanır.
(8) Bu madde gelir vergisi mükellefleri hakkında da
uygulanır.
(9) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları
belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.
(*)(6111 sayılı Kanunla değişmeden önceki ibare)(5904
sayılı Kanunun Geçici 2 inci maddesine göre 31.12.2010 tarihine
kadar başlayan yatırımlar için %60. Yürürlük;03.07.2009)
% 25'i
(**)(6111 sayılı Kanunla değişmeden önceki
ibare)(5904 sayılı Kanunun Geçici 2 inci maddesine göre
31.12.2010 tarihine kadar başlayan yatırımlar için %70.
Yürürlük;03.07.2009) % 45'i
|
Yurt dışında ödenen vergilerin mahsubu
Madde 33-
(1) Yabancı ülkelerde elde edilerek Türkiye'de
genel sonuç hesaplarına intikal ettirilen kazançlardan
mahallinde ödenen kurumlar vergisi ve benzeri vergiler,
Türkiye'de bu kazançlar üzerinden tarh olunan kurumlar
vergisinden indirilebilir.
(2) Kanunun 7 nci maddesinin uygulandığı
hallerde, yurt dışındaki iştirakin ödemiş olduğu gelir ve
kurumlar vergisi benzeri vergiler, kontrol edilen yabancı
şirketin Türkiye'de vergilendirilecek kazancı üzerinden
hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edilebilir.
(3) Tam mükellef kurumların doğrudan veya
dolaylı olarak sermayesi veya oy hakkının % 25'ine sahip olduğu
yurt dışı iştiraklerinden elde ettikleri kâr payları üzerinden
Türkiye'de ödenecek kurumlar vergisinden, iştiraklerin bulunduğu
ülkelerdeki kâr payı dağıtımına kaynak oluşturan kazançlar
üzerinden ödenen gelir ve kurumlar vergisi benzeri vergilerin
kâr payı tutarına isabet eden kısmı mahsup edilebilir. Kazanca
ilave edilen kâr payı, bu kazançlar üzerinden yurt dışında
ödenen gelir ve kurumlar vergisi benzeri vergiler dahil edilmek
suretiyle dikkate alınır.
(4) Yurt dışı kazançlar üzerinden Türkiye'de
tarh olunacak vergilere mahsup edilebilecek tutar, hiç bir
surette yurt dışında elde edilen kazançlara Kanunun 32 nci
maddesinde belirtilen kurumlar vergisi oranının uygulanmasıyla
bulunacak tutardan fazla olamaz. Bu sınır dahilinde, ilgili
bulunduğu kazancın Türkiye'de genel sonuç hesaplarına intikal
ettirildiği hesap döneminde tamamen veya kısmen indirilemeyen
vergiler, bu dönemi izleyen üçüncü hesap dönemi sonuna kadar
indirim konusu yapılabilir.
(5) Geçici vergilendirme dönemi içinde yurt
dışından elde edilen gelirlerin bulunması halinde, bu gelirler
üzerinden elde edildiği ülkelerde kesinti veya diğer şekillerde
ödenen vergiler, o dönem için hesaplanan geçici vergi tutarından
da mahsup edilebilir. İndirilecek tutar, yurt dışında elde
edilen kazançlara Kanunun 32 nci maddesinde belirtilen geçici
vergi oranının uygulanmasıyla bulunacak tutardan fazla olamaz.
(6) Yabancı ülkelerde vergi ödendiği, yetkili
makamlardan alınarak mahallindeki Türk elçilik veya
konsoloslukları, yoksa mahallinde Türk menfaatlerini koruyan
ülkenin aynı nitelikteki temsilcileri tarafından tasdik olunan
belgelerle tevsik olunmadıkça, yabancı ülkede ödenen vergiler
Türkiye'de tarh olunan vergiden indirilemez.
(7) Kurumlar vergisinden indirim konusu
yapılan vergilerin yabancı ülkelerde ödendiğini gösterir
belgelerin, tarhiyat sırasında mükellef tarafından ibraz
edilememesi halinde, yabancı ülkede ödenen veya ödenecek olan
vergi, Kanunun 32 nci maddesindeki kurumlar vergisi oranını
aşmamak şartıyla o ülkede geçerli olan oran üzerinden hesaplanır
ve tarhiyatın bu suretle hesaplanan tutara isabet eden kısmı
ertelenir. İbraz edilmesi gereken belgeler, tarh tarihinden
itibaren en geç bir yıl içinde ilgili vergi dairesine ibraz
edildiği takdirde, bu belgelerde yazılı kesin tutara göre
tarhiyat düzeltilir.
(8) Mücbir sebepler olmaksızın belgelerin bu
süre zarfında ibraz edilmemesi veya bu belgelerin ibrazından
sonra ertelenen vergi tutarından daha düşük bir mahsup hakkı
olduğunun anlaşılması halinde, ertelenen vergiler için Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre
gecikme zammı hesaplanır.
(9) Bu madde hükmünün uygulanmasında, yabancı
para ile ödenen vergilere, bunların ilgili bulunduğu kazançların
genel sonuç hesaplarına intikali esnasındaki kur uygulanır.
|
Yurt içinde kesilen vergilerin mahsubu
Madde 34-
(1) Beyannamede gösterilen kazançlardan, Kanunun
15 inci maddesinin birinci fıkrasına ve 30 uncu maddesinin
birinci ve ikinci fıkralarına göre kaynağında kesilmiş olan
vergiler (hayat sigorta şirketlerinde matematik karşılıkların
yatırıma yönlendirilmesinden elde edilen kazanç ve iratlar
üzerinden yapılan kesintiler dahil), beyanname üzerinden
hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edilir.
(2) Kanunun 15 inci maddesinin üçüncü
fıkrasına göre vergi kesintisi yapılan kurum kazancından kâr
payı alan kurumlar, aldıkları kâr payının içerdiği kesintiyi
mahsup edebilirler. Mahsup edilecek tutar, ele geçen net kâr
payının geçerli kesinti oranı kullanılarak brütleştirilmesi
suretiyle hesaplanır.
(3) Kontrol edilen yabancı kurumlara yapılan
ödemeler üzerinden Kanunun 30 uncu maddesinin yedinci fıkrası
uyarınca kesilen vergiler, bu şirketin Türkiye'deki beyannameye
dahil edilen kurum kazancı üzerinden hesaplanacak kurumlar
vergisinden mahsup edilebilir. Ancak mahsup edilecek vergi,
kontrol edilen yabancı kurumun bu ödemelerden kaynaklanan
kazancına isabet eden kurumlar vergisini aşamaz.
(4) Geçici vergilendirme dönemi içinde elde
edilen gelirler üzerinden kesinti yoluyla ödenmiş vergilerin
bulunması halinde bu vergiler, o dönem için hesaplanan geçici
vergi tutarından da mahsup edilebilir. İlgili hesap dönemine
ilişkin tahakkuk ettirilen geçici verginin sadece ödenen kısmı
yıllık kurumlar vergisi beyannamesi üzerinden hesaplanan
kurumlar vergisinden mahsup edilir.
(5) Bu maddede belirtilen sınırlar dahilinde
mahsup edilecek vergiler, beyanname üzerinden hesaplanan
kurumlar vergisinden fazla olduğu takdirde, bu durum vergi
dairesince mükellefe yazı ile bildirilir. Aradaki fark,
mükellefin söz konusu yazıyı tebellüğ tarihinden itibaren bir
yıl içinde başvurusu halinde kendisine iade olunur. Bir yıl
içinde başvurmayan mükelleflerin bu farktan doğan alacakları
düşer.
(6) Maliye Bakanlığı; iadeyi mahsuben veya
nakden yaptırmaya, inceleme raporuna, yeminli malî müşavir
raporuna veya teminata bağlamaya ve iade için aranılacak
belgeleri belirlemeye yetkilidir. Bu yetki; kazanç türlerine,
iade şekillerine, geliri elde edenin veya ödemeyi yapanın hukukî
statüsüne göre ayrı ayrı kullanılabilir.
(7) Mahsuben iade işlemi, aranan tüm
belgelerin tamamlanması şartıyla, yıllık kurumlar vergisi
beyannamesinin verildiği tarih itibarıyla yapılır. İkmalen veya
re'sen yapılan tarhiyatlarda mahsup işlemi, mahsup talebine
ilişkin dilekçe ve eklerinin eksiksiz olarak vergi dairesi
kayıtlarına girdiği tarih esas alınarak yapılır. Aranan
belgelerin tamamlanması aşamasında yapılan tahsilatlar yönünden
düzeltme yapılmaz.
(8) Kanunun 5 inci maddesinin birinci
fıkrasının (d) bendinde belirtilen fon ve ortaklıklar, aynı
bentte yer alan kazançların elde edilmesi sırasında, Kanunun 15
inci maddesi uyarınca kendilerinden kesilen vergileri, vergi
kesintisi yapanlarca ilgili vergi dairesine ödenmiş olmak
şartıyla, Kanunun 15 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre kurum
bünyesinde yapacakları vergi kesintisinden mahsup edebilirler.
Mahsup edilemeyen kesinti tutarı mükellefin başvurusu halinde
red ve iade edilir.
|
Muafiyet, istisna ve indirimlerin sınırı
Madde 35-
(1) Diğer kanunlardaki muafiyet, istisna ve
indirimlere ilişkin hükümler, kurumlar vergisi bakımından
geçersizdir.
(2) Kurumlar vergisi ile ilgili muafiyet,
istisna ve indirimlere ilişkin hükümler, ancak bu Kanun, Gelir
Vergisi Kanunu ve Vergi Usul Kanununa hüküm eklenmek veya bu
kanunlarda değişiklik yapılmak suretiyle düzenlenir.
(3) Uluslararası anlaşma hükümleri saklıdır.
|
Yürürlükten kaldırılan hükümler
Madde 36-
3/6/1949 tarihli ve 5422 sayılı
Kurumlar Vergisi Kanunu ile ek ve değişiklikleri yürürlükten
kaldırılmıştır.
|
Yürürlükten kaldırılan hükümler
Gecici Madde 1-
(1) Bu Kanun uyarınca vergi kesintisine tâbi
tutulmuş kazanç ve iratlar üzerinden, Gelir Vergisi Kanununun 94
üncü maddesi uyarınca ayrıca kesinti yapılmaz.
(2) Gelir Vergisi Kanununun geçici 67 nci
maddesi uyarınca vergi kesintisine tâbi tutulmuş kazanç ve
iratlar üzerinden, bu Kanun uyarınca ayrıca kesinti yapılmaz.
Anılan maddeye göre yapılan vergi kesintileri 34 üncü madde
hükümleri çerçevesinde kurumlar vergisinden mahsup edilebilir.
Şu kadar ki; söz konusu maddenin (2) ve (3) numaralı fıkraları
kapsamında kesinti suretiyle ödenen verginin, işlemden doğan
kazancın tâbi olduğu vergi kesintisi oranıyla çarpımı sonucu
bulunacak tutarı aşan kısmı, yıllık beyannamede hesaplanan
vergiden mahsup edilmez.
(3) Dar mükellef kurumların Türkiye'deki iş
yerlerine atfedilmeyen veya daimî temsilcilerinin aracılığı
olmaksızın elde edilen ve Gelir Vergisi Kanununun geçici 67 nci
maddesi kapsamında kesinti yapılmış kazançları ile bu kurumların
tam mükellef kurumlara ait olup İstanbul Menkul Kıymetler
Borsasında işlem gören ve bir yıldan fazla süreyle elde tutulan
hisse senetlerinin elden çıkarılmasından sağlanan ve geçici 67
nci maddenin (1) numaralı fıkrasının altıncı paragrafı
kapsamında vergi kesintisine tâbi tutulmayan kazançları ve bu
kurumların daimî temsilcileri aracılığıyla elde ettikleri tamamı
geçici 67 nci madde kapsamında vergi kesintisine tâbi tutulmuş
kazançları için yıllık veya özel beyanname verilmez.
(4) Bu Kanunla tanınan yetkiler çerçevesinde
Bakanlar Kurulu tarafından yeni kararlar alınıncaya kadar, 193
sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile 5422 sayılı Kanun kapsamında
vergi oranlarına ve diğer hususlara ilişkin olarak yayınlanan
Bakanlar Kurulu kararlarında yer alan düzenlemeler, bu Kanunda
belirlenen yasal sınırları aşmamak üzere geçerliliğini korur.
(5) Diğer kanunlarla 5422 sayılı Kanuna
yapılmış olan atıflar, ilgili olduğu maddeler itibarıyla bu
Kanuna yapılmış sayılır.
(6) Kendilerine özel hesap dönemi tayin edilen
kurumların 2006 takvim yılı içinde biten hesap dönemlerine ait
kazançların vergilendirilmesinde; 1/1/2006 tarihinden önceki
aylara % 30, sonraki aylara ise % 20 oranının aritmetik
ortalaması dikkate alınarak hesaplanan oran uygulanır. Bu
hesaplamada, oran kesirleri dikkate alınmaz.
(7) Bu Kanunun yayımı tarihinden önce bölünme
işlemine başlayan tam mükellef sermaye şirketleri ile aynı
mahiyetteki yabancı kurumlar, Kanunun yayımı tarihinden itibaren
üç ay içerisinde kısmî bölünme işlemini tamamlayarak Ticaret
Sicili Gazetesinde tescil ettirmek ve bölünme işleminin
tarafları değişmemek kaydıyla 5422 sayılı Kanun hükümlerinden
faydalanabilirler.
(8) 2006 yılının sonuna kadar bu Kanunun 4
üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde yazılı şartları
sağlayamayan yapı kooperatiflerinin muafiyeti 1/1/2006 tarihi
itibarıyla sona ermiş sayılır.
(9) Bu Kanunun yürürlüğünden önce kurumlar
vergisine ilişkin olarak başka kanunlarda yer alan muafiyet,
istisna ve indirimler bakımından 35 inci madde hükmü uygulanmaz.
(10) Bu Kanunun yürürlüğünden önceki dönemler
itibarıyla 5422 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam
olunur.
(11) 1/1/2006 tarihinden sonraki geçici vergi
dönemlerinde % 30 oranına göre hesaplanan ve tahsil edilen
geçici verginin anılan dönemler için bu Kanuna göre hesaplanan
tutarı aşan kısmı, müteakip dönemler için hesaplanan geçici
vergiden mahsup edilir.
|
(5766 Sayılı Kanunun 22 inci maddesiyle eklenen geçici madde)
Gecici Madde 2-
(5766 Sayılı Kanunun 22 inci maddesiyle eklenen
geçici madde, Yürürlük; 2008 yılı kazançlarına uygulanmak üzere
yayımı tarihinde)
(1) 1/1/2008-31/12/2015 tarihleri arasında;
a) Dernek veya vakıflarca elde edilen Gelir
Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin (5) numaralı bendi ve
geçici 67 nci maddesi kapsamında kesinti suretiyle
vergilendirilmiş kazanç ve iratlar,
b) Milli Eğitim Bakanlığına bağlı örgün ve
yaygın eğitim yapan mesleki ve teknik eğitim okullarındaki
atölye ve uygulama birimleri ile anaokulu, kreş, çıraklık ve
halk eğitim merkezlerindeki uygulama birimlerine bağlı döner
sermaye işletmelerinin elde ettikleri gelirler,
c) 2/11/2007 tarihli ve 5706 sayılı İstanbul
2010 Avrupa Kültür Başkenti Hakkında Kanun uyarınca kurulan
Ajansın görevleriyle ilgili yaptığı faaliyetlerinden aynı
Kanunun 12 nci maddesi kapsamında elde ettiği gelirleri,
dolayısıyla iktisadi işletme oluşmuş
sayılmaz.
|
(5838 Sayılı Kanunun 10 uncu maddesiyle eklenen geçici madde)
Gecici Madde 3-
(1) Bu Kanunun 2 nci maddesinin
birinci fıkrasında belirtilen fonlardan, katılımcıları ya da
kurucuları tam mükellef gerçek kişi veya kurum olmayanların
portföylerini yöneten ve Sermaye Piyasası Kurulunun izniyle kurulan
portföy yönetim şirketleri, geçici 1 inci maddenin üçüncü fıkrasının
uygulanması yönünden bu fonların iş merkezi olarak değerlendirilmez,
daimi temsilcileri sayılır.
|
(5838 Sayılı Kanunun 10 uncu maddesiyle eklenen geçici madde)
Gecici Madde 4-
(1)(5904 sayılı Kanunun
Geçici 2 inci maddesine göre 31.12.2010 tarihine kadar "Bakanlar
Kurulunca belirlenen illerde münhasıran" olarak uygulanır.
Yürürlük;03.07.2009) Münhasıran tekstil, konfeksiyon ve
hazır giyim, deri ve deri mamulleri sektörlerinde faaliyette
bulunanlardan üretim tesislerini Bakanlar Kurulunca belirlenen
illere 31/12/2010 tarihine kadar nakleden ve asgari 50 kişilik
istihdam sağlayan mükelleflerin, bu illerdeki işletmelerinden
sağladıkları kazançlar için nakil tarihini izleyen hesap döneminden
itibaren beş yıl süreyle kurumlar vergisi oranını % 75'i geçmemek
üzere indirimli uygulatmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir. Bu madde
hükmünden gelir vergisi mükellefleri de yararlanır. Bu maddenin
uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı
yetkilidir.
|
(5904 Sayılı Kanunun 7 inci maddesiyle eklenen geçici madde)
Gecici Madde 5-
(1) Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin bu madde
kapsamında 31/12/2009 tarihine kadar yapılan birleşmelerinde;
a) Birleşilen kurum tarafından münfesih kurumun birleşme
tarihindeki sabit kıymetlerinin rayiç bedelle, diğer
kıymetlerinin ise 213 sayılı Vergi Usul Kanununun değerleme
hükümlerine göre değerlemek suretiyle bir bütün halinde
devralınması ve bilançosuna kaydedilmesi,
b) Birleşmeden doğan kazançların tamamının birleşme tarihi
itibarıyla birleşilen şirketin sermayesine eklenmesi,
c) Birleşilen kurumun, münfesih kurumun tahakkuk etmiş ve
edecek vergi borçlarını ödeyeceğini ve diğer ödevlerini yerine
getireceğini; münfesih kurumun, birleşmenin Ticaret Sicili
Gazetesinde ilan edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde
birleşme nedeniyle vereceği kurumlar vergisi beyannamesine ekli
bir taahhütnameyle taahhüt etmesi,
ç) Birleşme sonrasında üç yıl süreyle aylık ortalama bazda
birleşilen kurum ile münfesih kurum tarafından, 1/4/2009
tarihinden önce verilen son aya ilişkin sigorta bildirgelerine
göre istihdam edilenlerin toplamından az olmamak üzere aylık
istihdam sağlanması,
şartlarıyla birleşme işlemlerinden doğan kazançlar, kurumlar
vergisinden müstesnadır.
(2) Birleşme nedeniyle infisah eden kurumun, birleşme
tarihinde sona eren hesap döneminde elde ettiği kazançları ile
birleşilen kurumun birleşme işleminin gerçekleştiği hesap dönemi
dahil olmak üzere, üç hesap döneminde elde ettiği kazançlara,
onbirinci fıkraya göre belirlenen indirimli kurumlar vergisi
uygulanır.
(3) Bu maddenin uygulanmasında;
a) Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletme (KOBİ): 29/6/1956
tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde kurulmuş
olup 2008 yılının Aralık ayına ilişkin olarak verilen sigorta
bildirgesine göre 10 ila 250 işçi çalıştıran ve 2008 hesap
döneminin sonu itibarıyla yıllık net satışlar toplamı 25 milyon
Türk Lirasını geçmeyen veya aktif toplamı 25 milyon Türk
Lirasından az olan ticari işletmeleri,
b) Birleşme: Tam mükellef iki veya daha fazla KOBİ'nin 18
inci madde uyarınca birleşerek yeni bir anonim şirket
oluşturmalarını ya da tam mükellef bir veya birkaç KOBİ'nin tam
mükellef olan ve anonim şirket statüsündeki diğer bir KOBİ'ye
devrolunmasını,
ifade eder.
(4) Birleşilen kurumun; indirimli kurumlar vergisi
uygulamasının sona erdiği yılı izleyen üçüncü yılın sonuna
kadar, bu Kanunun 18 inci ve 19 uncu maddelerine göre birleşme,
devir, bölünme ve hisse değişimi işlemlerine tabi tutulması
(31/12/2009 tarihine kadar KOBİ'lerin kendi aralarında
yapacakları hariç) ile tasfiye edilmesi veya sermaye azaltımında
bulunması halinde, birleşmeden dolayı istisna edilen ya da
indirimli oran uygulaması nedeniyle zamanında tahakkuk
ettirilmeyen vergiler, gecikme faizi ile birlikte birleşilen
kurumdan tahsil edilir.
(5) Bu madde uyarınca birleşen kurumların birleşme tarihi
itibarıyla öz sermaye tutarını geçmeyen zararları, 9 uncu
maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen şartlarla
kurumlar vergisi matrahının tespitinde indirim konusu
yapılabilir.
(6) Münfesih kurumdan devralınan amortismana tabi iktisadi
kıymetler için, faydalı ömürleri dikkate alınarak münfesih
kurumdaki kayıtlı değerleri üzerinden kalan süre için amortisman
ayrılabilir.
(7) Birleşilen kurum tarafından devralınan varlıkların, devir
bedelinden düşük bir bedelle satılması durumunda oluşan zararlar,
birleşilen kurumun kurumlar vergisi matrahının tespitinde
indirim konusu yapılamaz.
(8) Birleşme suretiyle devralınan taşınmazlar, iştirak
hisseleri, kurucu senetleri ve intifa senetleri ile rüçhan
haklarının bu maddeye göre indirimli kurumlar vergisi uygulanan
hesap dönemlerinde satışı halinde 5 inci maddenin birinci
fıkrasının (e) bendi hükmü uygulanmaz.
(9) KOBİ tanımı kapsamına giren gelir vergisi mükellefleri,
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 81 inci maddesinde aranan
şartları (değerleme hükümleri hariç) sağlamaları kaydıyla, bu
madde hükümlerinden yararlanır.
(10) Bu maddeye göre yapılan birleşmeler, 3065 sayılı Katma
Değer Vergisi Kanunu bakımından, 193 sayılı Gelir Vergisi
Kanununun 81 inci maddesinde belirtilen işlemler ile bu Kanuna
göre yapılan devir ve bölünme işlemleri gibi değerlendirilir.
(11) Bakanlar Kurulu, bu maddeden yararlanan işletmeler için
kurumlar vergisi oranını, % 75'e kadar indirimli uygulatmaya;
Maliye Bakanlığı bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve
esasları belirlemeye yetkilidir.
|
(5904 sayılı Kanunun 7 inci maddesiyle eklenen madde Yürürlük; 03.07.2009)
Gecici Madde 6-
(1) Kanunun 17 nci maddesinin dokuzuncu fıkrası hükümleri, bu
geçici maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan her
türlü vergi tarhiyatı ve kesilen cezalar hakkında uygulanmaz.
|
(5904 sayılı Kanunun 7 inci maddesiyle eklenen madde Yürürlük; 03.07.2009)
Gecici Madde 7-
(1) Kanunun geçici 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (b)
bendindeki anonim şirket ifadeleri, 31/12/2009 tarihine kadar
anılan madde kapsamında yapılan birleşmelerde sermaye şirketi
olarak dikkate alınır.
|
Yürürlük
Madde 37-
(1) Bu Kanunun;
a) 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e)
bendi yayımı tarihinde,
b) 7 nci maddesi 1/1/2006 tarihinden itibaren
elde edilen kazançlara uygulanmak ve 1/1/2006 tarihinden
itibaren geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
c) 12 nci maddesi 1/1/2006 tarihinden sonraya
sarkan ödünç işlemlerine de uygulanmak ve 1/1/2006 tarihinden
itibaren geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
ç) 13 ve 35 inci maddeleri 1/1/2007 tarihinde,
d) 32 nci maddesinin birinci fıkrası, 1/1/2006
tarihinden itibaren başlayan vergilendirme dönemlerine
uygulanmak ve 1/1/2006 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere
yayımı tarihinde,
e) Diğer hükümleri 1/1/2006 tarihinden
itibaren geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
yürürlüğe girer.
|
Yürütme
Madde 38-
(1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
|
|