SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLERİN TAŞIMASI GEREKEN ŞARTLAR VE
YETKİLİ OLMA EVRELERİ
I- MESLEK MENSUBU OLABİLMENİN
GENEL KOŞULLARI:
·
3568 sayılı Yasanın 4. maddesinde
meslek mensubu olabilmenin genel şartları;
a) T.C.
vatandaşı olmak (yabancı serbest muhasebeci malî müşavirler
hakkındaki hüküm saklıdır).
b) Medenî
hakları kullanma ehliyetine sahip bulunmak.
c) Kamu
haklarından mahrum bulunmamak.
d)
Türk Ceza Kanununun 53 üncü
maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen
bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına
ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar,
Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli
savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve
casusluk, zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık,
sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat
karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan
malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm
olmamak.
e)
Ceza veya disiplin soruşturması
sonucunda memuriyetten çıkarılmış olmamak.
f)
Meslek şeref ve haysiyetine uymayan
durumları bulunmamak.” olarak sayılmıştır.
Bu kapsamda
Yasa’da sayılan şartlardan ne anlaşılması gerektiği aşağıda
açıklanmıştır:
a- Türkiye
Cumhuriyeti Vatandaşı Olmak:
3568 sayılı
Yasanın 4. maddesinin a bendi ile bu Kanun uyarınca mesleki
faaliyette bulunacak olan meslek mensuplarının Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşı olması zorunlu tutulmuş, buna mukabil aynı
Yasanın 8. maddesi ile bu kurala sadece yabancı Serbest
Muhasebeci Mali Müşavirler açısından bir istisna getirilmiştir.
22.02.1964
gün ve 11638 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren
403 sayılı Türk Vatandaşlık Kanununda, Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşlığının kazanılmasına ve kaybedilmesine
ilişkin ayrıntılı düzenlemeler yapılmıştır.
Bu konuda
önemli üzerinde durulması gereken bir diğer husus da Türk
Soylu Yabancıların 3568 sayılı Yasa uyarınca Türkiye’de ne
şekilde faaliyette bulunacaklarıdır.
29.09.1981
gün ve 17473 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren
2527 sayılı Türk Soylu Yabancıların Türkiye’de Meslek ve
Sanatlarını Serbestçe Yapabilmelerine, Kamu, Özel Kuruluş veya
İşyerlerinde Çalıştırılabilmelerine İlişkin Kanunun 3. maddesine
göre;
“Türk soylu
yabancıların, kanunlarda Türk vatandaşlarının yapabileceği
belirtilen meslek, sanat ve işlerde çalışabilme ve
çalıştırılabilmeleri için, özel kanunlarda aranan nitelikleri
taşımak ve Kanuna göre, İçişleri veya Dışişleri Bakanlıkları ile
diğer ilgili bakanlık ve kuruluşların görüşleri alınarak
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca izin verilir.”
Yukarıda
belirtilen hüküm uyarınca, Türk soylu yabancıların Türkiye’de
mesleki faaliyette bulunabilmeleri için diğer şartların yanında
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından çalışma izni almaları
gerekmektedir. Bu konuda yapılacak başvurulara ilişkin usul ve
esaslar 14.01.1983 gün ve 17928 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe giren “Türk Soylu Yabancıların Türkiye
Meslek ve Sanatlarını Serbestçe Yapabilmelerine, Kamu veya Özel
Kurum, Kuruluş veya işyerlerinde Çalıştırılabilmelerine Dair
Kanunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmelik’de düzenlenmiştir.
b- Medeni
Hakları Kullanma Ehliyetine Sahip Bulunmak:
3568 sayılı
Yasanın 4. maddesinin (b) bendi ile medeni hakları kullanma
ehliyetine (fiil ehliyeti) sahip bulunmak meslek mensubu
olabilmenin genel şartları arasında sayılmıştır.
Medeni
hakları kullanma ehliyeti, insanın sahip olduğu hakları
kullanmada ve borç altına girmede bağımsızca hareket edebilmesi
yeteneğidir. Nitekim, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 9.
maddesinde “Fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle
hak edinebilir ve borç altına girebilir” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanunun 10. maddesine göre; “Ayırt etme gücüne sahip ve
kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.”
Yukarıda
belirtilen hükmün yeterince anlaşılabilmesi için ayırt etme gücü,
kısıtlılık hali ve ergin kişi kavramlarının açıklanması
gerekmektedir.
ba- Ayırt Etme Gücü: Yaşının
küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı,
sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun
biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes, ayırt etme
gücüne sahiptir.
bb- Kısıtlılık: Türk Medeni
Kanununun 404 ve devamı maddeleri uyarınca bir kişinin mahkeme
kararı ile vesayet altına alınması halidir.
bc- Erginlik: Erginlik (rüşt),
onsekiz yaşın doldurulmasıyla başlar. Evlenme kişiyi ergin kılar.
Onbeş yaşını dolduran küçük, kendi isteği ve velisinin rızasıyla
mahkemece ergin kılınabilir.
Yukarıda yapılan açıklamalar
ışığında, ayırt etme gücüne sahip, kısıtlı olmayan ve ergin olan
kişilerin medeni hakları kullanma ehliyeti vardır.
c- Kamu Haklarından Mahrum
Bulunmamak:
3568 sayılı Yasanın 4. maddesinin
(c) bendinde kamu haklarından mahrum bulunmamak meslek mensubu
olabilmenin genel şartları arasında sayılmıştır.
Kamu haklarından yoksunluk, kişinin
kasten işlemiş olduğu bir suçtan dolayı hapis cezasına
mahkumiyetin yasal sonucu olarak yargı merciince sürekli, süreli
veya geçici bir kamu görevini üstlenmesinden mahrum bırakılması
halidir.
d- Mahkumiyet Hali:
26.07.2008 günlü, 26948 sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanan 5786 sayılı Yasa’nın 2. maddesiyle 3568
sayılı Yasa’nın “meslek mensubu olabilmenin genel şartlarını
düzenleyen” 4. maddesinin (d) bendi değiştirilmiş ve “Türk
Ceza Kanununun 53. maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa
bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha
fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile
devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin
işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet
sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikap, rüşvet,
hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma,
hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat
karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama
veya kaçakçılık suçlarından mahkum olmamak” bu genel
şartlar arasında sayılmıştır.
3568 sayılı Yasanın 4. maddesinin
(d) bendinde yapılan değişikliğin anlam ve kapsamını ortaya
koyabilmek için öncelikle Türk Ceza Kanunun 53. maddesinin
anlamını ve amacını açıklamak gerekmektedir.
-
Türk Ceza Kanunun (T.C.K.) 53.
maddesinin anlamı ve amacı:
Türk Ceza
Kanununun 53. maddesi, kişilerin “kasten” işlemiş oldukları bir
suçtan dolayı hapis cezasına “mahkum” olmaları halinde kimi
haklarını kullanmaktan yoksun bırakılmalarını öngörmüş ve bu
yoksunluğun mahkumiyet süresi ile sınırlı olduğunu düzenlemiştir.
Bir örneği
genelge ekinde bulunan maddenin birinci fıkrasında kişilerin
işledikleri suç dolayısıyla hangi haklardan yoksun bırakılacağı
tek tek belirlenmiştir.
Söz konusu
maddenin gerekçesinde “İşlediği suç dolayısıyla toplumda kişiye
karşı duyulan güven sarsılmaktadır. Bu nedenle, suçlu kişi
özellikle güven ilişkisinin varlığını gerekli kılan belli
hakları kullanmaktan yoksun bırakılmaktadır...
Ancak, bu hak
yoksunluğu süresiz değildir. Cezalandırılmakla güdülen asıl amaç,
işlediği suçtan dolayı kişinin etkin pişmanlık duymasını
sağlayıp tekrar topluma kazandırılması olduğuna göre, suça bağlı
hak yoksunluklarının da belli bir süreyle sınırlandırılması
gerekmiştir. Bu nedenle, madde metninde söz konusu hak
yoksunluklarının mahkum olunan cezanın infazı tamamlanıncaya
kadar devam etmesi öngörülmüştür. Böylece, kişi mahkum olduğu
cezanın infazının gereklerine uygun davranarak bunun
tamamlanmasıyla kendisinin tekrar güven duyulan bir kişi olduğu
konusunda topluma da bir mesaj vermektedir. Bu bakımdan, hak
yoksunluklarının ‘en geç’ cezanın infazının tamamlanması
aşamasına kadar devam etmesi, suç ve ceza politikasıyla güdülen
amaçlara uygun düşmektedir.
Bu sistemde
süresiz bir hak yoksunluğu söz konusu olmadığı için yasaklanmış
hakların geri verilmesinden artık söz edilemeyecektir”
denilmektedir.
- (d) bendinde yer alan “Türk
Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa
bile” ibaresinin anlamı:
(d)
bendindeki düzenleme iki yönlü olup; iki grup suçluyu hedef alan
bir içerik taşımaktadır:
A-
Kasten işlenen bir suçtan dolayı bir
yıl veya daha fazla hapis cezasına mahkum olmuş olanlar:
Bu
durumdaki kişiler, ceza mahkumiyetlerini ve buna bağlı hak
yoksunluğu sürelerini “doldurmuş olsalar bile”, durumları artık
3568 sayılı Yasa’nın 5786 sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinin
(d) bendindeki koşula uymadığı için “meslek mensubu”
olamayacaklardır. Çünkü 4. maddenin değişik yeni metniyle,
kasta dayalı bir suç nedeniyle bir yıl veya daha fazla süreli
bir cezaya mahkumiyet meslek mensubu olmaya engel sayılmıştır.
Başka bir ifadeyle, bu kişiler bir yıl veya daha fazla süreli
hapis cezaları tamamen infaz olunduktan ve buna bağlı hak
yoksunluğu süreleri de sona erdikten sonra, kural olarak diğer
bir kısım kamu görevlerini üstlenebilecek ya da seçme ve seçilme,
velayet ve vesayet gibi kimi yetkileri kullanılabilecek duruma
gelecek olmalarına karşılık (d) bendiyle getirilen sürekli
yasaklama kuralı nedeniyle artık “meslek mensubu”
olamayacaklardır.
Bu noktada şu
hususları özellikle vurgulamak gerekli görülmüştür:
·
“Kasten işlenen suçlarda”
mahkumiyet süresi bir yıldan az ise, aşağıda B bendinde
yazılı suçlar hariç bu durum meslek mensubu olmaya engel
sayılmamıştır.
·
Kasten işlenen bir suç nedeniyle
hükmedilen bir yıl ya da daha fazla süreli hapis cezası affa
uğramış ise aşağıda B bendinde yazılı suçlar hariç bu
durumda alınan ceza kişinin meslek mensubu olmasına engel
değildir.
·
Taksirle işlenen suçlarda,
hükmedilen hapis cezası bir yıl veya daha fazla hapis cezası
olsa bile bu ceza meslek mensubu olmaya engel bir neden
olarak görülmemiştir.
B- Bu durumlara
karşılık; Yasa koyucu, kimi suçların niteliğini, toplum hayatı
yönünden ağırlığını ve özellikle yüz kızartıcı bir suç olup
olmadığını gözeterek, bu suçları işleyenleri ayrı bir kategoride
ve “özel” olarak düzenlemek gereği duymuştur. 3568 sayılı
Yasanın 4. maddesinin 5786 sayılı Yasa ile değişik (d) bendinin
“... ya da affa uğramış olsa bile...” ibaresiyle başlayan
bölümü bu gruptaki kişileri kapsamaktadır.
(d) bendinin
bu bölümünde tek tek sayılan bu suçlardan mahkum olanlar için
“sürekli” bir memnuiyet (yasaklama) kuralı getirilmekte ve bu
suçlardan mahkum olan kişilerin (aldıkları hapis cezasının
süresine ve bu cezanın infaz edilip edilmediğine bakılmaksızın)
hiçbir zaman meslek mensubu olamayacakları öngörülmektedir.
Mahkumiyet
süresi ne olursa olsun “meslek mensubu” olmaya engel sayılan bu
suçlar şunlardır:
1- Devletin
güvenliğine karşı suçlar (TCK md. 302-308)
2- Anayasal düzene
ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar (TCK md. 309-
316)
3- Milli savunmaya
karşı suçlar (TCK md. 317-325)
4- Devlet
sırlarına karşı suçlar ve casusluk (TCK md. 326-339)
5- Zimmet (TCK md.
247)
6- İrtikap (TCK
md. 250)
7- Rüşvet (TCK md.
252)
8- Hırsızlık (TCK
md. 141)
9- Dolandırıcılık
(TCK md. 157)
10- Sahtecilik
(TCK md. 204-207)
11- Güveni
kötüye kullanma (TCK md. 155)
12- Hileli
iflas (TCK md. 161)
13- İhaleye
fesat karıştırma (TCK md. 235)
14- Edimin
ifasına fesat karıştırma (TCK md. 236)
15- Suçtan
kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama (TCK md. 282)
16- Kaçakçılık
(5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu md.3, V.U.K
md.359)
e- Ceza ve
Disiplin Kovuşturması Sonucunda Memuriyetten Çıkarılmış Olmamak:
3568 sayılı
Yasanın 4. maddesinin (e) bendinde ceza ve disiplin kovuşturması
sonucu memuriyetten çıkarılmış olan kişilerin meslek mensubu
olamayacakları düzenlenmiştir.
f- Meslek
Şeref ve Haysiyetine Uymayan Durumları Bulunmamak:
3568 sayılı
Yasanın 4. maddesinin (f) bendinde meslek şeref ve haysiyetine
uymayan durumları bulunmamak meslek mensubu olabilmenin genel
şartları arasında sayılmıştır.
Maddenin (d)
bendinde meslek mensubu olabilmeyi engelleyen suçlar sayılmasına
rağmen, (f) bendi ile meslek şeref ve haysiyetine uymayan
durumların da ayrıca engel olarak yasada yer alması, bu yasa ile
düzenlenen mesleklerin özellikleri dikkate alınarak, bazı
fiillerin daha titizlikle irdelenmesi amacına matuftur. Yani
bazı fiiller (d) bendine göre suç teşkil etmese dahi (f)
bendi uyarınca mesleğin şeref ve haysiyetine uymadığı takdirde
kişiler meslek mensubu olamamaktadır.
Diğer
taraftan, özellikle yukarıda 16 madde halinde sıralanan yüz
kızartıcı suçlardan mahkum olan kişilerin aynı zamanda meslek
şeref ve haysiyetine uymayan durumlarının bulunduğunun kabulü de
zorunludur.
II- SERBEST MUHASEBECİ MALİ
MÜŞAVİR OLABİLMENİN ÖZEL ŞARTLARI
3568 sayılı
Yasanın 5. maddesine göre Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
olabilmenin özel şartları şunlardır:
a) Hukuk,
iktisat, maliye, işletme, muhasebe, bankacılık, kamu yönetimi ve
siyasal bilimler dallarında eğitim veren fakülte ve
yüksekokullardan veya denkliği Yükseköğretim Kurumunca tasdik
edilmiş yabancı Yükseköğretim Kurumlarından en az lisans
seviyesinde mezun olmak veya diğer yükseköğretim kurumlarından
lisans seviyesinde mezun olmakla beraber bu fıkrada
belirtilen bilim dallarından lisansüstü seviyesinde diploma
almış olmak.
b) En az
üç yıl staj yapmış olmak.
c)
Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik sınavını kazanmış olmak.
Kanunları
uyarınca vergi inceleme yetkisini almış ve mesleki yeterlilik
sınavında başarılı olduktan sonra yeminli mali müşavirlik
sınavını vermiş olanlarda, serbest muhasebeci mali müşavirlik
sınavını kazanmış olma şartı aranmaz.
d) Serbest
Muhasebeci Mali Müşavirlik ruhsatını almış olmak.”
5786 sayılı
Yasanın 3. maddesi ile, 3568 sayılı Yasanın 5. maddesinin (b)
bendi ve (c) bendinin ikinci paragrafı değiştirilmiştir. Bu
değişikliklerin uygulamada yaratabileceği sıkıntılar dikkate
alınarak aşağıdaki açıklamaların yapılması zorunlu görülmüştür.
a- 5786 sayılı
Yasa ile 3568 sayılı Yasanın (b) bendi değiştirilmiş ve Serbest
Muhasebeci Mali Müşavirlik Stajı iki yıldan üç yıla
çıkarılmıştır.
5786 sayılı
Yasa 26.07.2008 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanmış ve
yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Öte yandan,
5786 sayılı Yasanın 20. maddesi ile 3568 sayılı Yasaya Geçici 8.
maddeden sonra gelmek üzere bazı geçici maddeler eklenmiştir.
Yasaya
eklenen Geçici 14. maddede; “Bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten önce Oda nezdinde staj dosyası açtırmış ve staja
başlama sınavını kazanmış olanlar hakkında, 5. maddenin (A)
fıkrasının (b) bendinin bu Kanunla değişmeden önceki hükmü
uygulanır” şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiş ve bu suretle
müktesep hakların korunması amaçlanmıştır.
Yasanın
Geçici 14. maddesinin anlamı şudur:
·
26.07.2008 tarihinden önce Oda
nezdinde staj dosyası açtıran ve staja başlama sınavında
başarılı olan Serbest Muhasebeci Mali Müşavir adayları için
staj süresi iki yıldır.
·
Buna karşılık, 26.07.2008 tarihinden
sonra staj dosyası açtıran ya da daha önce staj dosyası
açtırmakla beraber staja başlama sınavını kazanamamış olan
adaylar için staj süresi üç yıldır.
Diğer
taraftan, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik stajının nasıl
yapılacağı ve hangi hizmetlerin Serbest Muhasebeci Mali
Müşavirlik Staj süresinden sayılacağı Yasanın 6. maddesinde
ayrıntılarıyla açıklanmıştır.
b- 5786 sayılı
Yasanın 3. maddesi ile 3568 sayılı Yasanın 5. maddesinin (c)
bendinin ikinci paragrafında yer alan;
“Türkiye genelinde mali denetim
yapan kamu bankalarının müfettişleri ile kanunları uyarınca
vergi inceleme yetkisi almış olanlardan, bu yetkileri aldıkları
tarihten itibaren kamu kurum ve kuruluşlarında 8 yıllık hizmet
süresini dolduranlar ile (a) bendinde sayılan konularda en az 8
yıl öğretim üyesi veya görevlisi olarak çalışmış bulunanlar için
sınav şartı aranmaz” hükmü değiştirilmiş ve bu hükmün
yerine “Kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisini almış ve
mesleki yeterlilik sınavında başarılı olduktan sonra Yeminli
Mali Müşavirlik sınavını vermiş olanlarda, Serbest Muhasebeci
Mali Müşavirlik sınavını kazanmış olma şartı aranmaz”
şeklinde bir düzenleme getirilmiştir.
Bahse konu
Yasa değişikliğinin anlam ve amacı ile bu değişiklik nedeniyle
ortaya çıkan hukuksal durum aşağıda açıklanmıştır.
·
Bazı meslek gruplarına Serbest
Muhasebeci Mali Müşavirlik sınavı için tanınan muafiyet
kaldırılmıştır. Ancak, 3568 sayılı Yasaya eklenen Geçici 9.
madde ile 5786 sayılı Yasanın yayımlandığı tarihte (26.07.2008)
sınavsız Serbest Muhasebeci Mali Müşavir olma hakkı elde etmiş
kişilerin bu hakkı korunmuştur.
·
3568 sayılı Yasanın 6. maddesi ile
vergi inceleme yetkisi alanların bu yetkiyi aldıktan
sonra kamu hizmetinde geçen hizmet süreleri, Türkiye genelinde
mali denetim yapan banka müfettişlerinin bu yetkiyi
aldıkları tarihten itibaren bankalarda ve diğer kamu kurum ve
kuruluşlarında geçen hizmet süreleri ve Kanunun 5/A-a bendinde
sayılan konularda öğretim üyesi, öğretim görevlisi veya
araştırma görevlisi olarak çalışanların bu görevlerde geçen
hizmet süreleri stajdan sayılan hizmetler arasında
düzenlenmiştir.
Dolayısıyla,
yukarıda belirtilen görevlerde en az 3 yıl çalışan veya
daha az çalışmakla beraber 3 yıldan arta kalan kısmı staj
yaparak tamamlayan kişiler SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLİK
SINAVINDA BAŞARILI OLARAK ruhsat almaya hak kazanabilecektir.
·
Yasanın 5. maddesinin (c) bendinin
ikinci paragrafında yapılan değişikliğin yeterince
anlaşılabilmesi için bu hükmün Yasanın 9. maddesinin son
fıkrasında yapılan değişiklik ile birlikte değerlendirilmesi
gerekmektedir.
Aşağıda
ayrıntılarıyla açıklanacağı üzere, 3568 sayılı Yasanın 9.
maddesinde yapılan değişiklik ile, kanunları uyarınca vergi
inceleme yetkisi alan ve mesleki yeterlilik sınavını veren
kişilerin, mesleki yeterlilik sınavını verdikten sonra Yeminli
Mali Müşavirlik sınavlarına genel hükümler uyarınca
katılabileceği düzenlenmiş, ancak bunların Yeminli Mali Müşavir
olabilmeleri için on yıllık süreyi tamamlamaları şart
koşulmuştur.
Bu
düzenlemeden de anlaşılacağı gibi, vergi inceleme yetkisi alan
ve mesleki yeterlilik sınavını veren kişiler 9. maddede
belirtilen on yıllık süreyi doldurmasalar bile Yeminli
Mali Müşavirlik sınavına katılabilecektir.
Kanunları
uyarınca vergi inceleme yetkisini alan ve mesleki yeterlilik
sınavını verdikten sonra açılan YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK
SINAVINDA BAŞARILI OLAN kişilerin, 9. maddede öngörülen
ON YILLIK SÜREYİ TAMAMLAMADAN KAMU KURUM VE KURULUŞLARINDAN
AYRILMALARI DURUMUNDA, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
olabilmeleri için ayrıca Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik
sınavını kazanmaları şartı aranmayacaktır.
Yasanın 5.
maddesinin (c) bendinin ikinci paragrafında yapılan değişikliğin
anlamı budur.
III-
YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİR OLABİLMENİN ÖZEL ŞARTLARI
3568 sayılı
Yasanın 9. maddesine göre;
“Yeminli mali
müşavir olabilmek için:
a) En az 10 yıl
serbest muhasebeci mali müşavirlik yapmış olmak,
b) Yeminli mali
müşavirlik sınavını vermiş olmak,
c) Yeminli mali
müşavir ruhsatını almış olmak,
şartları aranır.
Şu kadar ki,
kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisi almış olanların, bu
yetkiyi aldıkları tarihten itibaren kamu kurum ve kuruluşlarında
geçen hizmet süreleri ve bunların bilanço esasında defter
tutan özel kuruluşların muhasebe birimlerinde birinci derece imza
yetkisini haiz, muhasebenin fiilen sevk ve idare edilmesinden
veya mali denetiminden sorumlu olarak geçen hizmet süreleri,
yeminli mali müşavirlik ve serbest muhasebeci mali müşavirlik
şirketlerinde geçen hizmet süreleri; serbest muhasebeci mali
müşavirlerden bir işyerine bağlı olarak çalışanların bu
işyerlerinde geçen hizmet süreleri ile hukuk, iktisat,
maliye, işletme, muhasebe, bankacılık, kamu yönetimi ve siyasal
bilimler dallarında öğretim üyeliği veya görevliliği yapmış
olanların bu hizmetlerinde geçen süreleri serbest muhasebeci
mali müşavirlikte geçmiş süre olarak kabul edilir.
Ancak, kanunları uyarınca vergi inceleme
yetkisini almış olanlardan yeterlilik sınavında başarılı
olamayanların, sınav tarihinden sonra vergi inceleme yetkisini
haiz olmaksızın kamu kurum ve kuruluşlarında geçen hizmet
süreleri dikkate alınmaz.
Kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisini almış ve mesleki
yeterlilik sınavını vermiş olanlar, yeterlilik sınavını
kazandıkları tarihten itibaren açılacak yeminli mali müşavirlik
sınavlarına genel hükümlere göre katılabilirler. Ancak, bunların
yeminli mali müşavir ruhsatını alabilmeleri için birinci
fıkranın (a) bendindeki süreyi tamamlamaları şarttır.”
3568 sayılı
Yasanın yukarıda metnine yer verilen 9. maddesinde 5786 sayılı
Kanunla yapılan değişikliklerin anlamı aşağıda açıklanmıştır.
·
5786 sayılı Yasanın 5. maddesi
ile hangi hizmetlerin Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlikte
geçmiş süre olarak kabul edilebileceği yeniden düzenlenmiştir.
Bu kapsamda özellikle vergi inceleme yetkisini alanların bu
yetkiyi aldıkları tarihten sonra bilanço usulüne göre defter
tutan kuruluşların muhasebe birimlerinde birinci derece imza
yetkisini haiz, muhasebenin fiilen sevk ve idaresinden veya mali
denetiminden sorumlu olarak geçen hizmet süreleri, Yeminli Mali
Müşavirlik ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik şirketlerinde
geçen hizmet süreleri ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlerin
bir işyerine bağlı olarak çalışmaları halinde bu
işyerlerinde geçen hizmet süreleri Serbest Muhasebeci Mali
Müşavirlikte geçmiş süre olarak kabul edilmiştir.
3568 sayılı
Yasanın 9. maddesinin 2. fıkrasında yapılan bu değişiklik ile;
bağımlı-bağımsız çalışma ayrımı nedeniyle meydana gelen
haksızlıklar giderilmiştir. Ayrıca, 3568 sayılı Kanuna
eklenen Geçici 12. madde ile de, bağımlı-bağımsız çalışma
ayrımı nedeniyle 10 yıllık süreyi doldurmadığı gerekçesiyle
ruhsatı iptal edilen meslek mensuplarının, yeniden sınava
girmelerine gerek olmaksızın Yeminli Mali Müşavirlik ruhsatı
alabileceği düzenlenmiştir.
·
3568 sayılı Yasanın 9. maddesinin
son fıkrasında yer alan “ Kanunları uyarınca vergi inceleme
yetkisi almış ve mesleki yeterlilik sınavını vermiş olanlar ile
yukarıda sayılan konularda profesörlük unvanı almış bulunanlar
için sınav şartı aranmaz” hükmü değiştirilmiş ve böylece
bazı meslek gruplarına Yeminli Mali Müşavirlik sınavı için
tanınan muafiyet kaldırılmıştır. Ancak, 3568 sayılı Yasaya
eklenen Geçici 9. madde ile 26.07.2008 tarihi itibariyle
sınavsız Yeminli Mali Müşavir olma hakkı kazananların bu hakkı
korunmuştur.
·
Kanunları uyarınca vergi inceleme
yetkisini almış ve mesleki yeterlilik sınavını vermiş olanların,
(a) bendinde belirtilen 10 yıllık süreyi tamamlamasalar bile,
yeterlilik sınavını kazandıkları tarihten itibaren açılacak
Yeminli Mali Müşavirlik sınavlarına genel hükümlere göre
katılabilecekleri düzenlenmiş ancak, bu kişilerin Yeminli Mali
Müşavir ruhsatı alabilmeleri için 10 yıllık süreyi doldurmaları
gerektiği öngörülmüştür.
·
Yasaya eklenen Geçici 9. maddesin
son fıkrası ile de; 26.07.2008 tarihinden önce kanunları
uyarınca vergi inceleme yetkisini almış ve mesleki yeterlilik
sınavını vermiş olanlardan 9 uncu maddenin birinci fıkrasının
(a) bendinde belirtilen 10 yıllık süreyi tamamlamamış olanların,
usul ve esasları Maliye Bakanlığı tarafından belirlenecek ve
Bakanlık’ça yapılacak özel Yeminli Mali Müşavirlik sınavında
başarılı olmaları kaydıyla, Yeminli Mali Müşavir unvanını almaya
hak kazanacakları düzenlenmiş ancak, bunların Yeminli Mali
Müşavirlik ruhsatını alabilmeleri için 10 yıllık süreyi
tamamlamaları şart koşulmuştur.
·
Diğer taraftan, kanunları uyarınca
vergi inceleme yetkisini almış olanlardan mesleki yeterlilik
sınavında başarılı olamayanların, sınav tarihinden sonra
vergi inceleme yetkisini haiz olmaksızın kamu kurum ve
kuruluşlarında geçen hizmet sürelerinin Serbest Muhasebeci Mali
Müşavirlikte geçmiş süre olarak dikkate alınamayacağı
düzenlenmiş ve böylece uygulamada ortaya çıkan bazı sıkıntılar
ortadan kaldırılmıştır.
3568 sayılı
Yasanın meslek mensubu olabilmenin genel ve özel şartlarını
düzenleyen maddeleri ve bu maddelerde 5786 sayılı Yasa ile
yapılan değişiklikler yukarıda açıklanmıştır.
|